Ağaç Ev Sohbetleri’nin bu haftaki konusunu Deep Tone önermiş:
“Teknoloji ve gelişme artsa da insanlar eskiye göre kendilerini daha az güvende hissediyorlar. Neden olabilir?”
Bulaşık makinası, çamaşır makinası, robot süpürgeler, hızlı trenler, uçakla seyahatin yaygınlaşması, e posta ile telefonla anlık iletişim kurulabilmesi… Zamandan tasarruf ettiren müthiş icatlar. Sanırsınız ki bunlar arttı kendimize bol bol zaman kaldı, tam tersi. Bunlar çoğaldıkça dünya da daha hızlı dönüyor sanki, yetişmek mümkün olmuyor.Üstüne üstlük eskiden hayatta yapacak bir şey yok muydu bilmem şimdi yapmak istediklerimize bile yetişemiyoruz.
İletişimin bu kadar kolaylaşması dijital sosyalleşmeyi kolaylaştırıyor. Artık hayatlarımızı anlık paylaşabilirken, arkadaşlarımızın hayatına anlık tanık olabilirken, bir taraftan da kırılgan hale geliyoruz. Tüm kişisel verilerimize ulaşabilen hırsızlık yöntemleri var. Bu nedenle daha az güvende hissediyoruz. Aynı zamanda filtreli paylaşımlar da sosyalleşme ihtiyacımızı tam karşılamıyor olmalı, ruhumuzu doyuramıyor, yalnız hissediyoruz.
Teknoloji dışında da insan geliştikçe bireyselleşiyor. İç içe geçmiş ilişkiler ne kadar yorucu oluyorsa fazla bireyselleşme de insan özüne aykırı olduğundan insan yalnız, güvensiz hissedebiliyor.
Teknolojik gelişmelerin bu kadar hızlı olması, hızla yeni hırsızlık yöntemlerini ortaya çıkarırken; bunlara karşı alınan önlemlerin yavaş olması da insanların güvensiz hissetmelerinin nedenlerinden..
Bir de korku var tabi. Yapay zeka ile yapılan seslendirme, fotoğrafların canlandırılması beni ürkütüyor. İyi yapıldığında aslından ayırt edilmesi oldukça zor. Bunlarla yapılacak yalan haberler, iftiralar insanın tüylerini diken diken ediyor. Ama geçecek tabii. Buna da alışacağız. İnsan özümüzün iyi yanını koruyarak gelişecek teknolojinin, daha güvende hissettireceğini düşünüyorum
Hani bazen der ya insanlar; Bu yazının altına ben de imzamı atabilirdim. İçtenlikle yazıyorum (söylüyorum derken sildim.) duygulara tercüman olmak da denebilir. Ekleyeceğim şeyler de olurdu elbette ama benim kendimi bir başka gezegenden dünyaya zamansız inmiş bir yaratık gibi hissetmemi engellediniz.
YanıtlaSilHarika bir yazıydı, teşekkürler.
Sanırım blog dünyasında çoğumuz gezegen dışı hissediyoruz:) güzel sözleriniz için teşekkür ederim
SilOlayın vehametini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdikten sonra son cümlenizdeki iyimserliğiniz benim de moralimi yükseltti. Ancak sizi bu düşünceye yönelten emareleri de merak etmedim değil:))
YanıtlaSilBir umuttur yaşatan insanı:)) düzelir diye umuyorum,dünya dengesini bulur:)
Silyani şimdilik korkutucu diyosun teknolojii :)
YanıtlaSilEveeeet, bilim kurgu filmlerinde işlenen çoğu şey gerçekleşiyor
SilAma yavaş oldugindan hissetmiyoruz. Biri senin sesinle başkasını dolandırabiliyor, bu korkunç degil mi?