Ana içeriğe atla

VAMPİRLER ve DOĞAMIz


TV de vampir filmi var. Bu aralar da vampirler hakkında okuyorum. Vampirlere özel ilgim yok aslında, ama nasıl olmuşsa 3-4 vampir konulu kitabım olmuş, okuyayım da bir yerlere verip ferahlayayım dedim. 

Vampirler ürkütücü geliyor. İnsan kanıyla besleniyorlar, bunun için şah damarından ısırık alıyorlar. 

Ama ne demişler eleştirmeden önce onun ayakkabıları ile yürü. Vampirler bugün korkunç geliyor. Oysa vampir olarak yaratılmış olabilirdik. Öyle olsaydı bugün konuştuğumuz konular taze kan nerede bulunur, kanı nasıl taze tutarız, dondurucuda kan kaç gün dayanır filan olurdu. İnsan avlama teknikleri, insanları nasıl tuzağa çekeriz, dişleri daha keskin yapmanın 10 yolu sıradan gündem konularımız olurdu.

Doğamızı red edemeyeceğimiz için bunları normalleştirirdik. Şimdi hayvani tarafımıza yaptığımız gibi.

Hayatımızı sürdürmek için hayvanı yanımızı beslesek de insanlar bir yerde edebiyata,bilime, sanata yöneliyor ya. Bu hayvani tarafı unutmak için mi acaba? Ya da reddetmek için? Ya da hayvanı yanımız yanında tanrısal  yanımız  da var; edebiyat, sanat tanrısallığımızı ortaya çıkarıyor. 

Bir de dinlerde, disiplinlerde oruç gibi engellerle hazzı kontrol etmeye çalışıyoruz . Haz dediğimiz şey demek ki hayvani bir şey, bunu kontrol edebildiğin kadar güçlüsün. Aslında tersi de olabilir, belki de asıl gücümüz hayvanı yanımızda saklıdır da buna hükmedebildiğimiz, yönetebildigimiz kadar güçlüyüzdür. Bilemiyorum Altan. Çocukken babama yaratılışla ilgili bir kaç felsefi soru sormuştum,  çok düşünme kafayı yersin diye cevaplamıştı. Sanırım haklıymış:)


Yorumlar