Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ŞARK KURNAZI

Etrafta ondan çoktu, Ahlaki kaygısı yoktu, İşine gelince öyle ya da böyle, Çelişkili ifade. Temelsiz bir özgüven, Kendini eşit gören, Gerektiğinde vazgeçip, İlgi, anlayış dilenen. Nezaket zayıflıktır; Demokrasi bir tren. Odur işini bilen(!), Sinsice yüze gülen. Eğitimin düşmanı. Uzmanlık alanı, Mağdur edebiyatı. Sanır kendini akıllı. Küçük çıkarlar için, Yoktur yapmayacağı, Adı "şark kurnazı", Evrimin yüz karası.

VASAT

Dün YouTube 'da Livaneli Sohbetler'i gördüm ve dinlemeye başladım. Donanımlı birini dinlemeyeli çok olmuş, hoşuma gitti. Niye bu kadar uzun zaman oldu derken dijitalleşmeyi düşündüm. İnternetin yaygınlaşması bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı aslında. Annem bu ara el işlerine sardı. Pinterest'ten öğrenip yapıyor ve hüzünlü  bir sesle şimdi öğrenmek ne kolay deyip duruyor. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı, artık insanlar görünür olmak konusunda daha eşit. Yeteneklerinizi sergileyip kitlelere ulaşmak kolay.Ama şöyle bir sorun var. Nicelik artınca, nitelik azalıyor. Köyde tanıdıklarımız bile "içerik" üretir oldu, bahçede ot yoluyor, bunu da doğal yaşam diye paylaşıyor. Çekim kalitesi, sözlerin kalitesi gibi bir derdi yok ve işin doğrusu niye olsun, bu haliyle "yok" satıyor. İnternette ulaştığımız çoğunlukla bilgi değil. Sığ yorumlar. Görsel; bilginin önüne geçiyor ve ilgi çekmek için yalan söyleyen çok. Eskiden yeteneği olsa da yok olup giden, sesini duyuramamış in...

GÜLLER DİKENLER

Açık camdan kuş cıvıltılarının duyulduğu, görünüşte güneşli ama içten içe üşüten bir haziran günü.  Bu sene yaz gelmeyecek gibi... Odasının penceresinden bahçedeki renk renk güller görünüyor.  Mayısta açan güller de, soğuktan haziranda açabildi. Derken bahçeye iki kişi giriyor. Beyaz güllerden koparıp yere atıyorlar. Kötülük değil mi bu? Neden peki? Kötülük üzerine düşünürken aklına dün geliyor. Her şeyin ters gittiği zamanlar, insanların samimiyetine inancı kalmamış, gösterdiği iyi niyet zayıflık olarak algılanmış, sınırları ihlal edilmeye çalışılmış... Asık suratla mesafe koymaya çalıştığı zamanlar...Etrafındakilerin- özellikle eşinin güvenme, inanma, sert ol, acıma diye diye içinde kalan yaşam sevinci kırıntılarını da pipetle çeker gibi yavaş yavaş çektiği zamanlar... Yüzü gülmüyordu son zamanlarda. Yine de yapması gerekenleri yapmaya çalışıyordu. Okuduğu kitaptaki altını çizdiği cümleleri hatırladı: " ...Her zaman bir insan olmuştum ve güçsüzdüm. Yapabildiğim tek şey devam...

MİNİMALİZM ZAMANSIZLIĞA ÇÖZÜM MÜ?

Küçük evler, 60 M2 lerde yaşam, az eşya ile yaşam..İkea'nın küçük metrekarelerde zekice ürettiği çözümler...Bütün bunlar beni çok etkilerdi, hala da etkiler. Bu nedenle olmalı 800 M2 lik bahçemie ev yaptırırken 90 M2 sini kullandık. Yeşil alan çok kalsın, zaten zamanımızı doğada geçirmek için buradayız diye düşünmüştük.İki kişiyiz zaten, aslına bakarsanız rahatlıkla yeterli oluyor. Az eşya ve küçük alanların amacı aslında hızlı akan dünyada zaman kazanmak. Yavaşlamak. Metrekarelerin küçük olması tamam ama ben dolaplar üstüme üstüme geliyor, ferahlık istiyorum diye dolapları az tutmuştum. Şimdi bunun sıkıntısını fazlasıyla yaşıyorum. Çok eşyam olmamasına rağmen az dolabım olduğundan, dolap içleri dolu, bir şeyi çıkarmak için önündeki şeyleri çıkarmam gerekiyor, sonra bunları tekrar yerleştirmek.. Yani zaman kazanmak için yöneldiğimiz minimalizm bazen yorucu olabiliyor. Hele ki çalışıyorsanız. Sabahtan akşama evde değilseniz. Çoğu zaman dolaptan bir şeyler çıkarmaktan vaz geçiyorum.E...

VAMPİRLER ve DOĞAMIz

TV de vampir filmi var. Bu aralar da vampirler hakkında okuyorum. Vampirlere özel ilgim yok aslında, ama nasıl olmuşsa 3-4 vampir konulu kitabım olmuş, okuyayım da bir yerlere verip ferahlayayım dedim.  Vampirler ürkütücü geliyor. İnsan kanıyla besleniyorlar, bunun için şah damarından ısırık alıyorlar.  Ama ne demişler eleştirmeden önce onun ayakkabıları ile yürü. Vampirler bugün korkunç geliyor. Oysa vampir olarak yaratılmış olabilirdik. Öyle olsaydı bugün konuştuğumuz konular taze kan nerede bulunur, kanı nasıl taze tutarız, dondurucuda kan kaç gün dayanır filan olurdu. İnsan avlama teknikleri, insanları nasıl tuzağa çekeriz, dişleri daha keskin yapmanın 10 yolu sıradan gündem konularımız olurdu. Doğamızı red edemeyeceğimiz için bunları normalleştirirdik. Şimdi hayvani tarafımıza yaptığımız gibi. Hayatımızı sürdürmek için hayvanı yanımızı beslesek de insanlar bir yerde edebiyata,bilime, sanata yöneliyor ya. Bu hayvani tarafı unutmak için mi acaba? Ya da reddetmek için? Ya da...

DERT

Kediler güvendikleri zaman yuvarlanıp göbeklerini açarlar. İnsan da öyle mi olmalı?Yumuşak karnını sadece güvendiği zaman mı açmalı ?Yumuşak karın derken kırılganlığı ya da toplumca zayıflık olarak görülebilecek özellikleri aklıma gelen.  Diğer bir görüş de insanların kendilerini oldukları gibi ortaya koymaları. Otantik benlik diyorlar, bunu dünyaya sunmaları. Örneğin eşcinsel olan bir insan bunu saklamalı mı söylemeli mi? Saklarsa kendini korur, söylerse bunu normalleştirir, dünyayı değiştirir. Sanatçılar kendimi koruyacağım deseydi pek çok eser ortaya çıkmazdı. Rönesans,reform olmazdı. Sanatçılar güçlü olduklarından mı baskılara göğüs gerebilirler;   baskılara göğüs germek mi onları güçlü yapar? Bence sıradan, güçsüz insanlar karınlarını saklamalı. Sıradan olduğumuzu nasıl anlarız? Dışardan gelen bakışlardan, sözlerden, davranışlardan kolay etkileniyorsak güçsüz ve sıradanızdır. kendimizi açarsak zarar görürüz .Bunun bir çözümü olduğunu düşünmüyorum. İçinde kendi dahil ...

FAHRENHEİT 451-RAY BRADBURY

Fahrenheit 451 i çok satanlar listesinde görüp almıştım. Yeni yazılmış bir kitap olduğunu sanmıştım, okurken de basım yılına bakmadım, sanki bugünü, internetle uyuşmuş bizleri anlatıyor gibiydi. Oysa yazar bu kitabı 1953’te yazmış, bu durum beni oldukça şaşırttı. Distopik bir roman bu . Kitabın adı;  kağıdın tutuşma derecesinden alınmış. Çünkü kitabın konusunu kitapların yasaklanması üzerine. Romanın geçtiği ülkede insanlar ekranlar aracılığıyla uyuşturulur, beyinleri yıkanır.  Sorgulamayan tek tip insan hedeflenir. Doğa gibi, sohbet etmek, kitap okumak gibi insani eylemler yasaktır. Aile yerine, “aile” adı verilen ekranlar satın alırsınız ve odanızın dört duvarına asarsınız buradan insanlar anlamsız cümleler söyleyip sizi oyalarlar. Düşünemeyecek hale gelirsiniz. Böylece düzen devam eder. Olur da kitap okuyacak, evinizde kitap saklayacak olursanız itfaiye teşkilatı evinizi basar ve kitaplarınızı yakar. İtfaiye yangın söndürmek yerine, kitapları yakmak için vardır.  Diren...