Ana içeriğe atla

Kayıtlar

PÜFFFF...

Küçük şeyleri severim. Koşturan kediler, uçuşan kelebekler, yer değiştiren bulutlar...Yağmur sonrası toprak kokusu, gecenin sessizliği,sonbaharda kuruyan yaprakların çıtırtısı, kar yağdığında yüzüme vuran serinlik ve temizlik hissi.. Sonra evde bir şeyleri düzenlemek,uyumak,su içmek..Sevdiğim şeyler bu kadar basit ve maliyetsizken neden bu koşturmaca diyorum bu ara. Bir yanda da koşturmacam iyi ki var diyorum. İyi ki var da nemrut kaynanamın yüzünü daha az görebiliyorum. Başa dönsek eşimle sırf annesi yüzünden evlenmezdim sanırım.Bilseydim annenle çıkardım diyorum. Seninle evlendiğimde annenle yaşayacağımı  bilmiyordum diyorum. Ben de bilmiyordum diyor:) Bu gün kadın beni deli etti. Küçük seylerden mutlu olacakken  gelip benim ayarlarımı bozabiliyor. Aslında gündemim bambaşkaydı ama deli kadın nereye getirdi beni. Nefes alıp yola  devam etmeli...

Merhaba Yeni Yıl

Zor bir yazdı.Öyle feci olaylar,ölümler,kayıplar yaşamadım. Çok zorlandım ama.  İş yordu.Sekiz kişi çalışırken birinin tayini çıktı, biri doğurdu, biri yüz felci geçirdi, sırayla izne çıktık; kaldık mı dört kişi. Kimse de demedi dört kişi yürümez bu işler diye. Aksine mobing üstüne mobing. Yoruldum, çok sıkıldım. Kapana kısılmış gibiyim.Mesai de olduğum sürece beynim aralıksız çalışıyor, pelteye dönüyor zihnim, hiç bir şey hatırlamıyorum. Bunu yanında olmadığım biri gibi davranmaya çalıştım. O da yordu, yıprattı. Ciddi biri olmak istedim. Olamıyorum:) Otoriter olmak istedim, içim şişti. Ben yumuşak, sakın biriyim. Aksi gibi yapmaya çalıştıkça mutsuz oldum. Sonuç olarak 2024 yazından bir şey anlamadım.Okula giderken yeni yıl Eylül'de başlar gibi gelirdi. Yine öyle olsun. Kendim olarak yeni bir başlangıcım olsun. Bir de kendime söz olsun, iş yerinde, evde daha az çalışacağım.Yavaşlamak isteyen Tosbağa olarak merhaba diyorum:)

ACEMİ YOGİNİN EL KİTABI-ESRA E. KARAOSMANOĞLU

  Yogaya başlamam 2013 yılı olmalı. İş hayatım beni tüketmiş, sabahları yataktan zor kalkar olmuştum. Her yerim sızım sızım sızlıyordu. Yoga iyileştirdi. Yine sorunlarım oldu ama yoga beni hep ayakta tuttu yataklara düşmedim. Yataklara düşmedim de kitaplara düştüm. Bir sürü yoga kitabı almıştım. Bu da onlardan biriydi. Aldım ama yarım bıraktım.  O zaman çok sarmamıştı. Bugün kitabı okuduğumda zaten yazılanları öğrenmiş olduğumu görüyorum. Yaşayarak öğrendim ve yaşayarak öğrenmek okuyarak öğrenmekten daha güzelmiş. Kitaptan aşk okumakla, aşka düşmek bir olmaz tabii kii. Neyse işte… Bu kitabı zamanında okusaydım  önceden bilmiş ama anlamamış olacaktım. Yine de yogaya yeni başlıyorsanız doğru  kaynak bu.  Kitapta yoganın ne olduğu, yoga felsefesi, et yenir mi yenmez mi, kundalini nedir,asanalar, nefesler, meditasyon ile ilgili başlangıç seviyesinde bilgiler var. Yazar kendi yoga yolculuğunu ve öğrencilerinin izlenimlerini de anlatmış. Yoga deyince sadece asanalar-duruşlar anlasak ve benim

HAFİFLEME PROJESİ-4

  Zaman koşuşturup dursa, olan bitenden odaklanma sorunu yaşasam da  hafiflemekten vazgeçmiş değilim. Geçen sonbaharda ilk defa yazlıklarımı daha düzgün yerleştirmiştim.  Yaza girerken acil birkaç ince kıyafet lazım oldu, açtım hurçlarımı, kolayca buldum aradıklarımı, mis gibi, gerekenleri çıkardım, kalanları kaldırdım, şipşak halloldu her şey. Düzelttiğim çekmecelerden bir şeyler gerekiyor, açıyorum çekmeceyi,  her şey yerli yerinde, az, ferah, boşluklu. Strese neden olmadan, ekstra zaman gerekmeden işlerimi yapmak dururken neden zorlaştırayım ki hayatımı? Zaten fark ettim ki üç beş eşya ile yaşıyorum, kalanları yük etmek niye? Yani sevgili blog, ben devam ediyorum. Eğer hobilerimi mesleğim yapmış olabilseydim, muhtemelen bunlara gerek kalmayacaktı. Ama ruhumun istedikleri ile aklımın seçtiği yol farklı olunca, mecbur ruhu da doyurmak gerekiyor.  Okumak, yazmak, yoga yamak için zaman ayırmak gerekiyor. Her seçimimle başka bir seçimden vazgeçmem gerekiyorsa, ev işlerinin yükünden vazge

AVATAR-SON HAVA BÜKÜCÜ (NETFLIX DİZİ)

  Avatar’ın filmini izlememiştim. Instagram’da çizgi filminden sıklıkla güzel alıntılara rastlıyordum. Dizisini de görünce izlemek istedim. Avatar bizi bu dünyadan alıp , başka dünyalara taşıyan dizilerden.   Yaratılan atmosfer, efektler çok güzel. Oyuncular da bence oldukça başarılı. Yalnız animasyon uyarlaması olduğundan, 40 küsür yaşındaki bireylere çocuksu geliyor, görsel olarak müthiş bulduğum dizi, konu olarak tatmin etmiyor. Instagram alıntılarına bakarak animasyonundaki felsefenin daha doyurucu olduğunu, dizisininse aksiyon olarak doyurucu olduğunu söyleyebilirim. Dizinin konusu ise şöyle: Simyanın dört elementine hükmeden toplumlar var: ateş, toprak, su ve hava. Dört elemente, dört ayrı halk hakim. Su halkı suyu, hava halkı havayı bükebilir. Her dönem bir halktan tüm elementlere hükmedebilen bir Avatar çıkar ve dünyada barış ve huzuru sağlar. Sıra “hava” halkından birinin Avatar olmasındadır. 12  yaşındaki Aang ortalıkta mutlu mutlu gezinip oyun oynarken üstadı Gyatso çağırıp

COMO GÖLÜ

Son aylar öyle  koşturmacalı geçti ki, kış tatilimi unutmadan yazabilecek miyim merak ediyorum. Neyse… Colmar dan sonra ikinci durağımız Como’ydu. Buraya ulaşmak için Basel’den Flix Bus otobüslerine bindik.10 Euro’ya şehirden şehire  seyahat edebileceğimiz otobüsleri ilk defa denedik, oldukça kolay ve güzel bir seyahat şekliymiş, bundan sonra da kullanırız sanırım. Sadece otobüsler bana biraz soğuk geldi, montumu çıkaramadım.  Basel’den Como’ya giderken Alp dağlarından geçiyorsunuz. Yol uzun olmasına rağmen manzara güzel olunca keyifle seyahat ettik.  Alpler'de bile kar yoktu ne yazık ki .  Como’ya geldiğimizde günün yarısı bitmişti. Otobüsten indiğimiz istasyondan Como’ya geldiğimizde  bizi ilgi çekici eller heykeli karşıladı. Burada saçma sapan fotoğraflar çekip güldük bolca. Otelimiz meydandaydı. Meydanlar Avrupa şehirlerinde en sevdiklerimden.  Hemen her şehirde büyüklü küçüklü meydanlar var. Eskiden buralarda kabarık elbiselerle vals yapıldığını hayal ederim hep. Şimdiyse kafe

ONE DAY(NETFLIX DİZİ)

 Dex ile Em’in hikayesine tesadüfen rastladım. Meğer hikayesi ünlü bir kitapmış, öncesinde sinemaya da aktarılmış. En başta kadın başrol, erkeğe göre  soluk gelse de zamanla Em’i çok sevdim. Dizi hem kalbimi ısıttı, hem üzdü. Sevmek ve sevdiğini gösterebilmek sanatı diye bir şey var. Dex'le leEm arasındaki sevgi bağını hissettim, sevgiyi hissetmek bana iyi geliyor, dünyaya bağlıyor. Belki tekrar izlerim. Yumuşak, büyük kahramanlıkların olmadığı, sıcak bir dizi.  Tüm detaylarını yazdım . İzlemek isteyen okumasın😊 Sevgiye dair umutları yeşerten bu hikayede,  Dex yakışıklı, dışa dönük, eğlenceli bir tiptir. Em ise içe dönük, entelektüel, dünyayı ciddiye alan bir insandır. Mezuniyetlerinde karşılaşıp birbirinden etkilenirler, gece Em’in yurttaki odasında sonlanır. Ve fakat Em ciddi sorularıyla bütün büyüyü bozar ve aralarında hiçbir şey olmadan ayrılırlar. Telefon numaraları aldıklarından iki sevgili değil de iki iyi arkadaş olarak devam ederler. Her şeyi birbirleriyle paylaşır, berab