Ana içeriğe atla

Kayıtlar

THE ORDER 2. SEZON(NETFLİX DİZİSİ)

Amerikan yapımı büyü dizisi  The Order'ın ikinci sezonunu nihayet izledim ve hayal kırıklığına uğradım. İlk sezonu birbirine düşman olan kurt adamlarla tarikatın, Vade Maceum adı verilen ve elinde bulunduran kişiye sınırsız güç veren kitabı işbirliği içinde yok etmesiyle bitmişti. İkinci sezona tarikatın kurt adam tayfasına unutma tozu üfleyip kimliklerini,amaçlarını unutturması ile başladı. Bir şekilde bunu öğrenen ve yeniden kimliklerine kavuşan kurt adamlarımız tarikattan intikam alayım derken işleri iyice karıştırdılar. Tarikat lideri Vera; bir taraftan şövalyeler (kut adamlar), bir taraftan tarikatta onun yönetimini beğenmeyenlerle uğraşırken karşısına bir de büyünün bir gruba değil de halka ait olduğunu ve halka yayılması için çalışan komünist grupla çatışmaya başladı. Anlayacağınız ikinci sezon bolca mücadele, aksiyonla geçti. Normalde konu böyle iken bomba bir sezon olması beklenir oysa dizi karakterlerini kim yarattıysa bu sezonda canım karakterleri yok etmişti. Hayranı ol...

AĞAÇ EV SOHBETLERİ #58

  58. haftanın konusunu Andromeda önermiş :  '' Hangi mevsimin insanısınız, neden? '' Klişe olacak ama her mevsim ayrı güzel. Bir mevsimi yaşarken sonlarına doğru diğer mevsimi özler, bir an önce gelmesini iple çekerim. Sık sık Orta Kuşak'ta yaşadığım, dört mevsimi yaşayabildiğim için şanslı olduğumu düşünürüm. Bu nedenle mevsimler arasında seçim yapmakta zorlanırım.  İlkbahar doğum gibidir. Her yer kıpır kıpır. Ağaçlar uyanır, karıncalar uyanır, kaplumbağalar uyanır. Ağaçlar çiçek açar, yapraklanır. Bu dönem yeşil daha canlıdır. Hava ne sıcak, ne soğuktur. Bedenim tuhaf bir şekilde sabahları erken uyanmaya başlar,. İlkbahar harekettir, enerjidir. Sonra yaz gelir. Fazlalıklar atılır. İncecik giysiler, uzun süren günler, çeşit çeşit meyveler. Dışarıda daha uzun vakit geçirme şansı. Güneş, kum, deniz, tatil. Aileyle bir araya gelme. Yaz gençlik gibidir.  Sonbahar yetişkinlik gibidir. Okul, yiyecek-yakacak hazırlanma gibi sorumluluklar bir tarafta, kızaran sararan ya...

Romance is A Bonus Book (Netflix Dizi)

    Bir zamanlar ortalığı kasıp kavuran Kore dizisi fırtınasına ben sonradan tutuldum. Bu izlediğim ikinci Kore dizisi. Anladığım kadarıyla  Kore dizileri  komik, mutluluk verici, romantik. Dark gibi karmaşık değil, basit. Ara ara izlemek, enerjiyi arttırmak gerek. Romance is A Bonus Book adından anlaşılacağı gibi hem romantizm hem de kitapları içeriyor.: Esas oğlanımız Eun-ho ve esas kızımız Kang Dan-i çocukluktan tanışan iki iyi arkadaştır, Eun-ho Kang Dan-i ye aşıktır ama kız bunu fark etmez, başkası ile evlenir, bir kızı olur, sonrasında boşanır. Evlilik sürecinde ödüller kazandığı kitap pazarlamacılığı işinden uzaklaşan Kang Dan-i boşanma sonrası yaşlı olduğu ve işe ara verdiği gerekçesiyle iş bulamaz. Bu arada çocukluk arkadaşı Eun-ho'nun evine yerleşen ve tamamen tesadüf eseri onun çalıştığı şirkete, tüm CVsini çöpe atıp yardımcı destek personeli olarak giren  Kang Dan-i'nin eski kariyerine kavuşmak için çabalaması, yeni arkadaşlar edinmesi, Eun-ho'nun du...

BEN, KİRKE-MADELİNE MİLLER

    Bu dünyanın sıkıntılarından kaçıp fantastik dünyaya sığınmayı çok severim. Son zamanların popüler kitabı Kirke’yi görünce okumak istemiş ama kitap almama kararım nedeniyle almamıştım. Tatile gidince kız kardeşim bir kucak dolusu kitabı getirip önüme koydu, bunların biri de Kirke’ydi. Kız kardeş sahibi olmak ne güzel şey  ve ben ne şanslı bir insanım :) Çocukken kitaplığımızda duran Odisea ve İlyada destanlarını okumuş pek anlam verememiştim. Belki yeniden okumalıyım. Bu kitap da mitolojik dünyada geçen olayları konu alıyor. Kahramanları tanrılar, insanlar filan. Yazar da mitolojik dünyayı çok başarılı, detaylı canlandırmış. Sanki yaşadığa yerler, olaylarmış gibi gözümde canlandırabildim.  Hızlıca okudum, bırakmak istemedim.   Yazımın bundan sonrası neden bilmem  kitabın özeti gibi oldu. Öyle aktı değiştirmek istemedim. Kitabın sonunu da  yazdım, okumak ve merak etmek istiyorsanız aşağıya bakmayın :) Kirke Yunan mitolojisindeki güçlü büyücü kad...

CADILAR OKULU(NETFLIX DİZİSİ)

CADILAR OKULU(NETFLIX DİZİSİ) Cadı olmak çok eğlenceli olurdu, ama olmayınca olmuyor, dizilerini izleyerek  eğleniyorum ben de. Cadılar Okulu'nu izlemeye başladığımda Harry Potter çakması diye  geçirdim içimden. Sonradan öğrendim ki Cadılar Okulu, Jill Murphy'nin 1974 te yayınlanan kitabının televizyona uyarlanmasıymış. Harry Potter'dan çok çok önce..İkisi arasında benzerlikler olsa da -konunun okulda geçmesi, büyücü ailesinden gelen çocuklar filan- sonrasında hikayeler farklı evriliyor, bu nedenle aynı diyemeyiz. Normal olan annesiyle birlikte yaşayan Mildred Hubble mutfakta otururken bulutların arasında kuleli bir okul görür, işin garibi annesi bu okulu görmemektedir.Aynı gün Maud Spellbody adlı bir kız süpürgesi ile Midred'ın balkonuna çakılır. Cackle Akademi'nin sınavına yetişmeye çalışan Maud'un süpürgesine binen Mildred'ın da okula alınmasıyla birlikte serüven başlar.Müthiş bir ortaçağ binası olan okula bayıldım :) cackle akademisi Ann...

TOSBAĞA GÜNLÜĞÜM

TOSBAĞA GÜNLÜĞÜM İçe dönük biriyim ben. Hep öyle oldum. Çocukken dışarıda oynarken bile bir an önce kitaplarıma, kendi dünyama  dönmek için sabırsızlanırdım.Evde olmayı hep sevdim. Büyüyünce karavanım olmasını, evimi her yere taşıyabilmeyi hayal ederdim. İnsanın karakteri kendini en başından belli ediyor aslında.Ama dışardan havalı görünen şeyler, belki bilerek pompalanan kapitalist hayatlar etkiliyor insanı. İzlediğim pek çok filmde gece geç saatlere kadar çalışan, topuklu ayakkabı giyen, iki eliyle neskafe fincanını tutan kadın imgesi çok havalı geliyordu bana. Öyle olmayı başarabilirsem her  şey güzel olacaktı. Oysa kahve bana hiçbir zaman iyi gelmedi, ne mideme, ne sinirlerime. Geç saatlere kadar ders çalışabilmek için içtiğim kahve uyumak isteyen bedenimle, uykusuz kaldığı için sinirlenen zihnime iyi gelmedi hiç. Kim olduğumu içten içe bilmeme rağmen karakterime uymayan bir yaşam yolu seçtim. Gece geç saatlere kadar toplantılara kaldım, müşteri taleplerine yetiş...

ROTTERDAM

ROTTERDAM Şubat tatilimiz Rotterdam'la başlıyordu. Rotterdam, Hollanda'nın nüfus olarak ikinci büyük şehriymiş. İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlar tarafından bombalanan şehir yeniden inşa edilmiş. Rotterdam  limanı Avrupa'nın en büyük limanıymış. 350.000 kişiye istihdam yaratan limanı nedeniyle geçim şehri olarak nitelendirilebilecek  Rotterdam'ın nüfus yapısı da ekonomik nedenlerden dolayı çok kültürlüymüş. Rotterdam'daki üç saatlik gezimize Kübik evlerle başladık. 1977 yılında 55 ev olarak planlanan evlerin 39 u hayata geçirilebilmiş. Yamuk duran, iç içe geçmiş küpler, uzaktan bakınca tek başına ağaca, birlikteyken ormana benziyor. Kübik evlerden bir tanesi ziyarete açık ve 3 euro ücret ödeyerek gezilebiliyor.  Gezdiğimiz kübik ev üç katlıydı. İlk katında mutfak ve oturma odası, ikinci katta yatak odası, en üst katta balkonu vardı. Yamuk yumuk şekilli odalar bana çok hitap etmiyordu, dışardan sarı-gri renkleri ile güzel bulduğum kübik evlerin, içer...