Ana içeriğe atla

SİNEKLERİN TANRISI - WILLIAM GOLDING




Sineklerin Tanrısı son yıllarda çok satanlarda karşıma çıkan bir kitaptı. Yazın kız kardeşim "ben bu ara okuyamıyorum, sen oku" diye bir kucak kitap vermişti, bu da onlardan biri. Kitap listelerinde görmeden önce böyle bir kitaptan haberdar olmadığımı  itiraf edeyim.

Kitabın ilk yayın tarihi 1954. İngiliz yazar William Golding'in bu eserini Mina Urgan çevirisinden okudum. Yabancı yayınlarda çeviri çok önemli, iyi bir çeviri  akıp gidiyor. Bu da öyleydi. 

Kitap, uçak kazası sonucu  ıssız bir adaya düşen çocuklar hakkında. Hiç yetişkinin olmadığı adada çocukların kaza sonrası bir araya gelmesi, ilk buluşmalarında doğal bir eğilim, bir ihtiyaç gibi bir lider belirlemeleri, deniz kabuğu bulmaları ve bunu toplantılarında söz hakkı verilmesini temsil eden bir sembol olarak benimsemeleri, toplantıda kurallar koymaları... Yetişkinlerin dünyasında olan ciddi konuların ıssız adaya düşen çocuklar arasında görülmesi kitabın konusunu oluşturuyor. Yalnız güzel şeyler değil bunlar. 

Olaylar dört ana karakter etrafında geçiyor. Şişman, köylü şivesi olan, gözlüklü ama sağduyunun, mantığın sesi Domuzcuk görünüşü ve şivesi yüzünden dışlanıp, alay ediliyor.. Oysa adada yapmaları gereken barınak, yakmaları gereken ateş, konuşma sırası gibi fikirler hep ondan çıkıyor ama karizmatik olmadığından söyledikleri kulak ardı ediliyor ama neyse ki lider olarak seçilen Ralph, Domuzcuktan aldığı fikirleri yüksek sesle dikte ediyor da fikirleri hayata geçiriliyor.

Ralph barınak yapılması, kurtarılmak için sürekli yanan görünecek bir ateş yakılması konularını toplantıda gündeme getirip karar alıyor. Tüm çocuklar hemfikir olsa da aynı yetişkinleri dünyasında olduğu gibi karar almak kolay,uygulamak zor. İki barınak yaptıktan sonra oyun oynamaya koşan çocuklar, sürekli yanacak ateşi beslemeyi bırakıp geçip giden geminin kendilerini görmesi şansını yitirten çocuklar... Ralph koyulan kuralların uygulanmaması nedeniyle delirir ama dinleyen kim?!

Bir de Ralph'ın rakibi, lider karizmasına sahip Jack vardır. Sağduyulu Ralph'ın aksine Jack, insanların vahşi yönünü sergiler. Domuz avlayıp et yemek konusunda tutkuludur, adada yapılacak en önemli iş olarak bunu görür. Demokrasi yerine orman kanunlarında kas gücüne inanan Jack zamanla avladığı domuzlarla adadaki çocukları kendi yanına çeker ve sebepsizce çocukları dövebildiği bir düzen kurar, çocuklar bu duruma ses çıkarmaz, Jack'in emirlerini sorgusuz sualsiz uygularlar, bunlardan biri de Ralph'ın öldürülmesidir. 

Son ana  karakterimiz, canımın içi Simon. Duyarlı, hassas Simon... Çocukların adada korktukları bir canavarın ne olduğunu anlamak için adayı araştıran, öğrendiklerini paylaşmak için koşup geldiği kumsaldaki et yeme şöleninde kendilerinden geçen çocuklarca domuz sanılıp döverek öldürülen insan Simon. Ah Simon.. Kitabın Adı Sineklerin Tanrısı'nı da Simon'un  adayı araştırırken,Jack'in canavarlara kurban olarak sunduğu, bir mızrağa takıp diktiği  sineklerin üşüştüğü domuz kafasıyla karşılaştığında söylediklerinden geliyor:

"Simon başını hafifçe kaldırmıştı. Gözlerini ayıramıyordu Sineklerin Tanrısı'ndan ve Sineklerin Tanrısı gözlerinin önünde boşlukta asılıydı.

..............................................

-Sen biliyordun değil mi? Sizlerin bir parçası olduğumu biliyordun? Sizlere öyle yakın, öyle yakın, öyle yakınım ki! Her şeyin bozuk gitmesinin nedeniyim ben. Bunu biliyorsun değil mi?" 

Kitap insanın içindeki kötülük hakkında. Bu öyle bir kötülük ki çocukların içinde bile var. Kötülük Sineklerin Tanrısı ile sembolize edilmiş, adada yaşana bütün kötü olayların nedeni, buradan yola çıkarak dünyada yaşanan bütün kötülüklerin nedeni de insanın içindeki kötülük. Kitap güzeldi de bu kadar kötülük varken , bir de içimizdeki kötülüğü hatırlamak, düşünmek insanı umutsuzluğa itiyor. Yine de okunmalı. 




Yorumlar

  1. oooo sağlam kitap okumuşuuuun temel klasiklerdeeeen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet ama ben mutlu son severim, bu üzdü. tek tesellim ralph ölmedi :)

      Sil
  2. Bugün kızımın elinde aynı kitap vardı..Sendeki yayınıda görünce aaaa dedim hayırdır kampanyamı var diye iğrenç soğuk bir espiri yaptım kızımda tip tip yüzüme baktı ehe:):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) son zamanların popüler kitaplarından,yoksa kampanyası yoktu:)

      Sil
  3. Bu kitap sürekli gözüme takılıyor, elim gidiyor ama okumak kısmet olmadı. Bir gün belki :)

    YanıtlaSil
  4. ben bu kitabı ve kitabın sonunda çevirmenin yazdığı yazıyı çok sevdim mercan adasının tam zıttı olarak yazılmış ki bana çok gerçekci geldi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mina urgan sonunda konuyu güzel özetlemisti. Ben mercan adasını okumadım, ama merak ettim:)

      Sil

Yorum Gönder