Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KÖPEK DİŞİ (2009 FİLM)

Köpek Dişi , Yunanistan yapımı ödüllü bir film. Kendini izole etmiş bir ailenin yaşamı filmin konusunu oluşturuyor. Filme ilişkin duygularım karmaşık. Film, rahatsız edici, sarsıcı, mide bulandırıcı, tuhaf, yavaş tempolu ama izlediğime pişman oldum diyemiyorum. Çünkü bir yandan da sıra dışı, merak uyandırıcı ve farklı düşünmeye sevk edici.  Kendinizi çocukların yerine koyduğunuzda çaresiz hissediyorsunuz,bir şeyler öğretilmediğinde ne kadar çaresiz kalacağınızı görüyorsunuz.  Filmi beğendim de diyemiyorum bir taraftan.  Köpek Dişi  Konusu :Toplumdan izole yaşayan dört kişilik ailede evden dışarı çıkabilen tek kişi çalışan babadır.  Bu baba aşağılık,pislik herifin tekidir. Çocuklarını köpek eğitiminden esinlenerek eğitir.  Zaman zaman alieecek havladıkları da olur. Annenin de kötülükte babadan aşağı kalır yanı yoktur. Ergenlik çağındaki ikisi kız, biri erkek üç çocuklarının isimleri bile yoktur. Dünyayı anne babalarının anlattığı kadarıyla bilmektedirler. Telefonu uzatır mısın dedikleri

JULIE-JULIA (2009 FİLM)

  Bloglarla ilgili okurken rastladığım bir film Julie&Julia.Hikaye iki kadının gerçek hikayesine dayanıyor.1948'de Paris'te yaşayan yemek kitabı yazarı  Julia Child  (Merly Streep) ile yıllar sonra New York'ta  onun tariflerini deneyip  tecrübelerini blog yazarak paylaşan Julie Powell(Amy Adams) ın hikayesine. İlk başta Paris sahnelerinin beni sıkacağını düşünsem de en çok Paris bölümlerini sevdim. Merly Strep'ten mi, Julia Child'in kendi tarzı mı bilmiyorum, bayıldım bu kadına .Sesine, tavrına, enerjisine bayıldım! Keşke etrafımız Julia Child gibi kadınlarla dolsa, dünya neşeli bir yer olurdu. Filmi çok beğendim.İzlemediyseniz izleyin derim. Konusunu da aşağıya yazdım, izlemediyseniz okumayın :) Konusu: Eşi diplomat olan Julia  Child, eşinin işi nedeniyle bir süre Paris'te yaşar. İri yarı, neşeli bir kadındır. Ayakları büyük olduğundan Paris'in şık ayakkabı mağazaları yerine Paris pazarlarını dolaşır. Zaman geçirmek için önce şapka yapım kursuna yazılı

SİNEKLERİN TANRISI - WILLIAM GOLDING

Sineklerin Tanrısı son yıllarda çok satanlarda karşıma çıkan bir kitaptı. Yazın kız kardeşim "ben bu ara okuyamıyorum, sen oku" diye bir kucak kitap vermişti, bu da onlardan biri. Kitap listelerinde görmeden önce böyle bir kitaptan haberdar olmadığımı  itiraf edeyim. Kitabın ilk yayın tarihi 1954. İngiliz yazar William Golding'in bu eserini Mina Urgan çevirisinden okudum. Yabancı yayınlarda çeviri çok önemli, iyi bir çeviri  akıp gidiyor. Bu da öyleydi.  Kitap, uçak kazası sonucu  ıssız bir adaya düşen çocuklar hakkında. Hiç yetişkinin olmadığı adada çocukların kaza sonrası bir araya gelmesi, ilk buluşmalarında doğal bir eğilim, bir ihtiyaç gibi bir lider belirlemeleri, deniz kabuğu bulmaları ve bunu toplantılarında söz hakkı verilmesini temsil eden bir sembol olarak benimsemeleri, toplantıda kurallar koymaları... Yetişkinlerin dünyasında olan ciddi konuların ıssız adaya düşen çocuklar arasında görülmesi kitabın konusunu oluşturuyor. Yalnız güzel şeyler değil bunlar.  Ola

DR TAVERNER'İN SIRLARI - DION FORTUNE

Dr Taverner'in Sırları, 1926 yılında yayınlanan, spirütüel konularla ilgili bir öykü kitabı. Yazarı İngiliz Dion Fortune duru görü, duru işiti gibi doğaüstü güçlere sahipmiş ve bildiklerini yazıya dökerek paylaşmış.  Dion Fortune okültist eğitiminin bir bölümünü Dr Theodore Moriarty'den almış, kitaptaki Dr Taverner Moriarty', öğrencisi Dr Rhodes de Dion Fortunenun kendisiymiş, yazar kitabı da Dr Taverner'a ithaf etmiş zaten .  Kitaptaki öyküler kimselerin iyileştiremediği vakaları iyileştiren Dr Taverner'ın sıradışı  bakımevinde geçiyor. On iki öyküden oluşan bu kitapta Pan'ın ruhu ile iletişim kuranlar, gizli bir kitabın izini sürmek için kollektif bilinçaltı ile konuşup  bilgi edinenler, kurulup insanı manipüle eden taşlar gibi akıl almaz olaylar yer alıyor. Yazar bunların nasıl olduğunu değil de olduğunu anlatmış: " Bunu söylerken, bu olayların aynen yazıldıkları gibi meydana geldiklerini ima etmek istemiyorum, çünkü durum bu değil; fakat hepsi bazı gerç

#SEVGİLİ GÜNLÜK

Sevgili Günlük, 2021'de de zaman hızlı geçiyor. Bir bakıyorum pazartesi, bir bakıyorum cuma. Neler yaşadım, ne yaptım, niye her şey böyle hızlı bilemiyorum. Eskiden zamana bu kadar takılmazdım. Şimdi korkuyorum, bir bakacağım yaşlanmışım, annemi babamı kaybetmişim.. O arada da hiç yaşamamışım..Onun için zamanı tutmak istiyorum, ama Kenan Doğulu'nun dediği gibi tutamıyorum zamanı.Dünya da kendi ekseninde hızlı dönüyormuş zaten. 0,5 saniye daha çabuk tamamlıyormuş turunu. 0,5 saniye bu kadar fark yaratır mı bilemedim.  Zamanı yavaşlatmak için instagramı, twitterı sildim bir hafta. Sonra yalnız hissettim kendimi, aynı yöne baktığım insan görmek istedim, yükledim yine. Silip yükledikten sonra bir süre eskisi kadar aklıma bunlara bakmak gelmedi. Nihayetinde hayatımız alışkanlıklardan oluşuyor ve istersem ekran alışkanlığımdan kurtulabiliyormuşum.   Bu ara istediğim gibi okuyorum, izliyorum, yoga yapıyorum ama çok garip okuduklarım, izlediklerimle ilgili iki satır cümleyi arka arka

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 72

  Kayıp Fısıltı , Ağaç Ev Sohbetleri'nin 72. haftasında artık görmezden gelemeyeceğimiz bir konuda yazalım istemiş: İklim değişikliği :( "Hepimizin hissettiği gibi iklim hissedilir derece değişti. Peki sizce bu değişimin ülkemizde ya da sizi yaşadığınız alanda/şehirde yarattığı en büyük etki ne?Bu saatten sonra geri dönüş olur mu?"   Yirmi yıl önce, üniversitede derslerimizden biri çevre çalışmalarıydı. Orada dünyanın her yıl bilmem kaç derce ısındığı, buzulların eridiği, bunun dünya için sürdürülemez olduğu, ileride devletlerin su için savaşacağı konularını işliyorduk. O günlerin bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim.Öngörülenlerin gerçekleşeceğini düşünmemiştim. Gördüm ki bilim yanılmıyor. O zaman çözümü, yine bilimde aramak gerekiyor. Yaşadığım şehir kışın sert geçtiği şehirlendendi. Çocukluğum burada geçmedi ama çocukluğumda belime kadar karın içinde yürüdüğümü bilirim. Buraya taşındığımız sene de kış sert geçti. Sonrasında yıldan yıla yumuşadı hava. Her mevsim, ara

MİM-KİTAP SAYFALARINDA KAYBOLMAK

Peubilge kitaplarla ilgili bir güzel bir mim hazırlamış, beni de mimlemiş. Okumayı eskiden çok seven, büyüyünce ayrı düşen biri olarak kitapları hatırlatan bu mimi çok sevdim. 1-Tekrar tekrar okumak istediğiniz kitabın adı nedir? Dönem dönem tekrar okumak istediğim kitaplar değişiyor. Şu ara Defne Suman'ın Mavi Orman kitabını tekrar okumak istiyorum. Defne Suman'ın romanlarını değil de hayata dair yazılarını okumayı seviyorum. Bir blogu da var, okumadıysanız bir göz atın derim. Neyse işte Mavi Orman'ı okumak istiyor ama okunacak o kadar kitap varken daha sonra diyerek erteliyorum. Bir de nehir söyleşi seviyorum. Zülfü Livaneli'nin hayatını anlatan Sevdalım Hayat ile İsmail Cem'in hayatını anlatan Ben Böyle Veda Etmeliyim kitapları, şu aralar tekrar okumak istediklerim arasında.  2-Konusuyla sizi içine çekmiş bir kitabı bitirdikten sonra yazara olan övgünüzü/hayranlığınızı nasıl gösterirsiniz? Göstermem :) Kendi içimde yaşarım duygularımı. Diğer kitaplarını okurum.

FORGOTTEN (2017 FİLM)

  Güney Kore yapımlarıyla tanışalı bir yıl olmadı. Daha çok romantik dizilerini seyrettim. Gerilim konulu ilk izlediğim Kore filmi bu oldu. Öncelikle film hemen sarıyor. Dört kişilik bir aile yeni bir eve taşınıyor. Küçük çocuk bu evi daha önceden bilir gibi hissediyor ama neden öyle hissettiğini çıkaramıyor. Psikolojik sorunları olan bu çocuk ilaçlarını almaya devam ediyor. Abisi ile iyi anlaşan kahramanımız bir gün abisinin kaçırıldığına şahit oluyor. Abisi geri döndüğünde bir tuhaflık olduğunu anlıyor, çünkü abisinin topallayan bacağı değişmiş. Buradan sonra kahramanımız ailesinin kendinden sakladıklarını, evde girmesi yasak olan odaya neden giremediğini çözmeye çalışıyor. O çözerken biz izleyiciler de şok oluyoruz, olaylar sonrasında farklı bir yöne evriliyor. En başta vay be dediğim bu filmin sonunu, bu olmamalıydı diyerek bitiriyorum. Filmde konu konu içinde. Çetrefilli, sürprizli olsun diye saçmalamışlar. Polisiye kitaplarda da hoşlanmıyorum bundan. Okuru şaşırtacağız diye saçma

TATİL (2006) FİLM

Yaz tatillerinde annem ve kız kardeşimle romantik filmler izlemeyi ne severdik. Şimdi de o zaman ki kadar keyif almak istiyorum ama çok yavan geliyor. Eskiden Holywood eleştirilerini pek anlamazdım ama olgunlaşmış olmalıyım, artık vıcık vıcık romantizmi, kusursuz karakterleri, yapay kahramanlıkları anlıyorum ve sevemiyorum. Modumu yükselteyim diye izlediğim iki saatlik bu Noel filmini de sıkıldığımdan üçe bölerek izledim. Cameron Diaz, Kate Winslet ve Jude Law'ın başrol oynadığı film, İngiltere ve Amerika' da yaşayan iki kadın hakkında. İngiltere'de yaşayan Iris (Kate Winslet) gazeteci, onu aldatan eski erkek arkadaşını unutamıyor ve yaptıklarına rağmen onun istediği zamanlarda onunla beraber oluyor. Ta ki nişanlandığını duyana kadar. Los Angeles'ta yaşayan Amanda ise film fragmanları yapan ama aşk hayatında mutsuz, çocukluğundan beri ağlayamayan bir kadın.Erkek arkadaşının onu aldattığını öğreniyor ve ayrılıyorlar. Bunun üzerine bir süre koşuşturmacalı hayatından

2021 HEDEFLERİM

Bu yıl Jüpiter'le Satürn kova burcundaymış. Kova burçları çok şanslı olacakmış. Ben Jüpiterle Satürn'ün işini kolaylaştırmak için az hedef koydum kendime. Önümüzdeki yıl durum değerlendirmesi yapabilmek için de geçen yıl olduğu gibi yazmak istedim. 1-En az 52 kitap okumak, 2-En az 52 film izlemek, 3-Haftada 3 gün yoga yapmak, 4-Haftada 3 blog yazısı yazmak, 5-Görmediğim üç şehri görmek  Aslında yapmak istediğim bir kaç şey daha var ama (kilo vermek gibi) bu seneyi "tosbik yılı" ilan ettim, sadece bana iyi gelen şeylere odaklanacağım.  2021 den sevdiklerime ve bana sağlık, huzurun yanında  bana hedeflerimi gerçekleştirecek enerji ve zamanı vermesini istiyorum. Bakalım yıl sonunda neler yazacağım :)

KELİME OYUNU 5

Kırmızı Ruh ve Deep Tone'u başlattığı Kelime Oyununun beşinci hafta kelimelerini  Bonheur   seçti: kedi, film,keman, hasret.ağaç. Kelime Oyunu  eksikliklerimi fark etmemi sağlıyor.  Eksikliklerimden biri de diyalog yazamamam. Bu hafta diyalog yazmaya çalıştım ama karakterlerimden birine monolog yaptırabildim şimdilik. Yılın son haftası bankalarda yoğun geçer, çok üzerinde düşünecek zamanım olmadı. Önümüzdeki hafta diyalog denemeye devam edeceğim :) MURAT'IN YÜKÜ - Kapatsana şunu! Gıy, gıy,gıy.. Yan flüt dururken......... Keman  sesinin beni huzursuz ettiğini söylemiştim. Tek başına kemana katlanamıyorum ! Aylin ve eşi Murat çok zaman olduğu gibi küçük, sevimli  mutfaklarındaydılar. Aylin  yeni bir tarif denerken; Murat, mutfak masasında oturmuş, düşünceli bir şekilde bilgisayarına bakmaktaydı. Youtube'da açtığı enstrümantal keman sesinin farkında bile değildi. Aylin'inse keyfi yerindeydi, durmadan konuşup duruyordu. - Lahana turşusu üç haftada oluyor. Yaparken üç haftan