Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

#sevgili günlük

Netflix'te Kominsky Method adında şeker bir dizi var. Dizi, 60 yaş üstü insanların hayatlarını komik bir şekilde anlatıyor. Yaşlı insanlar söz konusu olunca da prostat sorunları, hastalıklar, ölüm gibi konular işleniyor.Haftalık duygu değişimlerimi, hayat akışımı  anlattığım "sevgili günlük"   bölümüm de bana o diziyi anlatıyor. Her hafta açıp oram ağrıdı, buram ağrıdı yazıp kapatıyormuşum gibi geliyor :)) Ama oram ve buram ağrımaya devam ediyor. Sinüslerim öldürdü beni bu hafta. İki günlük yoğun bakım sonrası biraz genzime akmaya başladılar ki hiç hoş bir his değil. Yine de alnımdaki doluluk gittiği için şükran duyuyorum. Üst üste hasta hissettiğim için yeni bir karar aldım. Yılbaşında aldığım tüm kararları ve hedeflerimi iptal ettim. Tek istediğim sağlıklı ve neşeli olmak. Kendime o kadar okuyacağım, bu kadar izleyeceğim diye baskı yapmayı bırakıyorum. Sağlıklı olmanın yolu doğru beslenmek, hareket etmek ve stresten uzaklaşmaktan  geçiyor nereye baksam. Ben de o doğrult

#SEVGİLİ GÜNLÜK

Şubat ayının son haftasına girdiğimize inanamıyorum. İnanamadığım diğer şey de yaşım. Geçen hafta 39. yaşıma bastım. Zaman uçuyor. Ama hiç 39 gibi hissetmiyorum. Tamam, 16 yaşının saftirikliği yok ama bu yaşla gelen bilgelik durumları da yok yani. Dışardan eskiyorum, yaşlanıyorum, iç sesim filan aynı. Sanırım 60 da  da aynı olacak.  Karlı bir haftaydı, bu hafta. Sinirli bir kar yağdı. Sert, bol ayazlı. Keyif vermedi pek. Geceleri de çok soğuktu. Hasta olmayı pas geçemezdim. Cuma, cumartesi- dört gözle beklediğim hafta sonum pek tatsız geçti. Küçükken hasta olduğunda dünya senin iyileşmeni beklerdi. Şimdi öyle bir durum yok. Dünya çok aceleci oldu. Kalben'in saçlar şarkısını çok saçma bulmuştum, şimdilerde benim şarkım oldu. Saçlarım öyle dökülüyor ki. Her yerde saçlar. O kadar dökülmeye nasıl saçım var şaşırıyorum. Bu hafta kanıma baktırsam iyi olacak. Dün arkadaşlar dört sene önce tanıdığımız iki kişiyi anlattı. Hemen hatırladım. Öyle sevindim ki. Biliyor musun günlük artık hiç bi

İLK KOMPOSTUM

Daha önce  kompost kovası aldığımı anlatmıştım. Kompost yapmak için kova dışında talaş ve Bokaşi sıvısına ihtiyacımız varmış. Kovam geldi ama diğer iki malzemem yoktu. Onları sipariş edip gelmesini bekledim. Yalnız bu Bokaşi sıvısı kovanın yarı fiyatı!! Buğday Derneği 'nin sitesinde süt, pirinç ve suyla yapılışı anlatılmış, ama ilk sefer olduğundan ben satın almayı seçtim. Bu sıvı sineklenmeyi, kokuyu engellerken gübreleşmeyi hızlandırıyormuş, onun için önemli. kompost sıvısı Malzemelerimi tamamladıktan sonra ilk kompostumu pazar günü kurdum.Çöp turşusu diyorlar ama turşu kurmaktan kolay.  Kovanın içindeki süzgeçli bölmenin üzerine biraz talaş serpip Bokaşi sıvısı püskürtüyoruz. Sonrasında organik atıklarımızı atıp bir poşet yardımıyla sıkıştırıyoruz. Benim kovamın içinde sıkıştırma aparatı var, onun için poşet kullanmama gerek kalmadı. Bokaşi kompostuna yumurta kabukları, ağartılmamış kağıt, mukavva, sebze kabukları, soğan kabuğu, narenciye kabukları atabiliyoruz. Bazı yerlerde e

INFERIS-MAHFİ EĞİLMEZ

Ekonomi blogunu severek takip ettiğim Mahfi Eğilmez'in bu kitabını iş arkadaşımdan bir perşembe günü  sevinerek ödünç aldım. Eşim kitap okumaz, zorla ona kitabı okutmaya kalktım. Cuma günü eşim şiddetli boğaz ağrısı, bense şiddetli bir halsizlik yaşadık. Uyuyunca geçti neyse ki. Pazar günü  kitabını aldığım arkadaşımın korona testinin pozitif çıktığını öğrenince kitabı karantinaya aldık. Sanırım virüsle karşılaşan vücudumuz tepki gösterdi ama antikorlarımız olduğundan hastalanmadık. Eşim ne çekti benden, eve sürekli virüs getirip duruyorum :)) Korona zamanı kitap alışverişi yapmayın diye uyarmak istedim.  Kitaba gelirsek, kitabın başında olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisinin olmadığı(!) özellikle belirtilmiş :) Olayların geçtiği ülkede büyük kamu ihaleleri belli firmalarca alınmaktadır. Bir gün bu ihaleleri alan şirketlerin birinin patronu bir cinayete kurban gider. Bu kişi ile ülkenin eski kamu ihaleler bakanı arasında rüşvet olduğuna dair isimsiz bir ihbar mektubu gelince

BİMBAMBOM! ARTIK BENİM DE KOMPOST KOVAM VAR!

Kompost yapmak;  atıksız yaşam, sıfır atık ve minimalizme ilgi duyanların sık karşılaştıklarından. Ülkemiz, evde geri dönüşüm konularına uzak olduğundan Bokaşi Kompostundan üç sene  önce haberdar oldum. Japonca'dan gelen Bokaşi , mikroorganizmalarla fermente etmek anlamına geliyormuş. Evde çıkardığımız organik çöpleri, turşu gibi fermente ederek toprağa dönüştürüyoruz.  Topraktan aldığımızı toprağa veriyoruz tekrar. Çok romantik değil mi? İşte ben bu Bokaşi kompostunu duyduğumdan beri kovalara bakıp yalanıp duruyordum. Ama fiyatları yüksek geliyordu. Aslında basit bir mekanizma, elinden iş gelenler, matkabı olanlar kolaylıkla yapabilir, Youtube'da yapanların videoları da var. Maalesef benim bu konularda becerim olmadığından kovayı  almam gerekiyordu, nispeten fiyatı düşük bu kovayı kendime doğum günü hediyesi aldım.  Topraktan aldığımı toprağa vermek düşüncesi beni heyecanlandırmakla birlikte yaparken çöplerle haşır neşir olacağımdan zorlu aşamaları olacaktır tabi. Bunu kabul e

SIR-HAYAL ETMEKTEN KORKMA

  Sır-Secret’ı duymayan kalmamıştır herhalde. Olumlu düşünüp, olmasını istediğimizi hayat ettiğimizde yaydığımız enerji ile istediklerimizi çekmek, isteklerimizi gerçekleştirmek  şeklinde özetlenebilecek bir teori.  Olumlu düşünmenin insanı gevşetip işlerini yolunda gitmesine  neden olacağını düşünsem de istediklerimizi gerçekleştirmenin bu kadar kolay olduğunu sanmıyorum. Maji konusunda okuduğum kitaplar da düşünceler yoluyla istekleri gerçekleştirmenin mümkün olduğunu ancak bunun uzun, disiplin isteyen bir yol olduğunu söylüyor. Bu kitaplara göre insan önce günlük 5 dakika ile başlayıp  meditasyon yaparak, önce zihnini boşaltmayı öğrenmeli , sonrasında ise her gün istediğine odaklanıp zihin gücünü isteğine yönlendirerek isteğini oldurmaya çalışmalı, ki bu hiç kolay değil. Yani öyle amanin pizza istedim gelsin, amanin araba istiyorum olsun diye bir şey yok. İlk  Secret belgeselinin de büyük kısmını izlemiştim, belgeseldeki tipleri pek gözüm tutmamıştı. Yine de belki olabilir diye, hat

FIRTINA-JULIE CROSS

  Amerikalı yazar  Julie Cross'un kitabını yılbaşında kardeşim hediye etmişti. Kitap zaman yolculuğu yapabilenler hakkında. Kitabın ana karakteri Jackson tesadüfen zaman yolculuğu yapabildiğini keşfeder. Başlangıçta bu yolculukları kısa süreli ve kontrolü dışındadır. Taa ki peşinde birilerinin olduğunu öğrenene kadar. Onlardan kaçayım derken 2009 dan 2007 yılına gider ve orada kısılır kalır. 2009'a her dönme girişiminde kendini 2007'nin bir başka gününde bulur. Bütün bunlar olurken, Tempus geni taşıdığını, bu geni taşıyanların zamanda seyahat edebildiklerini, kendinin bir proje çocuk olduğunu, anne ve baba bildiği kişilerin gerçek anne ve babası olmadığını öğrenir. CIA'nin "Fırtına" adını verdiği ekibi zaman yolculuğu yapanları gözlemektedir. Fırtına ile Zamanın Düşmanları adını verdikleri diğer zaman yolcuları arasında bir güç mücadelesi vardır. İki taraf da Jackson'ı kendi tarafına çekmeye çalışır. Zamanda yolculuk yapabilenlerin bazıları zamanı değiştir

#SEVGİLİ GÜNLÜK# 4

  Uzun zamandır mutfağa sticker almayı düşünüyor ama karar veremiyordum. Handan' ın karavanındaki sincaplar öyle tatlı geldi ki ben de mutfağıma davet ettim. Neşe ve renk kattılar mutfağımıza. Handan da bana "influence" etmiş oldu :) Hayatıma böyle ite kaka renk katmaya çalışsam da aslında pek tadım yok be blog. Kimsenin tadı yok sanki. Hafta içi çalış çalış çalış, hafta sonu eve hapsol. Saçma değil mi? Hafta içi her yere gidebiliyoruz, bankada filan tedbirler gevşedi, içerisi zaman zaman tıklım tıklım oluyor, markete gidiyorum, yine tıklım tıklım. Ama hafta sonu yasak.. Annemin babamın da psikolojisi bozuldu, babam 65 yaş üstü,iyice eve hapsoldu. Biz bu durumdayken üstüne işini kaybedenleri, iş yerlerini kapatanları düşünemiyorum.  Mesaimiz salgın yüzünden altı yerine, beşte bitiyor. Eskiden olsaydı bu bir saat bana nasıl enerji verirdi. Şimdi zaman artmasına rağmen zamanın bereketi yok. Daha çok evde kalmama rağmen ev işlerinde eski performansımı gösteremiyorum. Yaprak

MAKİNİST (2004 FİLM)

  Cumartesi günü eşimle sinema günümüz. Ama ortak zevklerimize hitap eden film bulmakta zorlanıyoruz. Kısa olacak, sürpriz sonlu olacak, ağır tempolu olmayacak, vurdulu kırdılı olmayacak, romantik olmayacak.. Liste böyle uzayıp gidince de izleyecek pek bir şey bulamıyoruz. 2004 yapımı Makinist, 1 saat 42 dakikalık zamanlamasıyla kısa film beklentimizi karşıladı. Diğer açılardansa hayal kırıklığına uğrattı bizi. 2004 yılı için sürpriz sonlu olarak tanımlanan film ise 2021 den bakınca sürpriz sonlu değildi, pek şaşırtmadı. Filmin başrolündeki "Trevor" karakterini canlandıran  Christian Bale bu rolü için tam 25 kilo vermiş. Gerçekten de zayıf haliyle bir yıdır uyumayan bir adamı başarıyla canlandırmış. Film makinacı olarak çalışan Trevor hakkında. Bir yıldır uyuyamayan Trevor evinde kimin bıraktığını bilmediği notlar bulmaktadır. Bir süre sonra bir adam takılır Trevor'ın peşine. Bu adama bakacağım derken bir arkadaşının kolunu kaybetmesine neden olur. Yalnız Trevor'ın pe