Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KARANLIĞIN KAHKAHASI-AMBROSE BIERCE

KARANLIĞIN KAHKAHASI-AMBROSE BIERCE Okumadığım kitapları bitirmeden yeni kitap almama kararıma uymaya devam ediyorum.Öyle çok kitap varmış ki. Bunlardan biri de Karanlığın Kahkahası.  2003 yılında doğum günümde hediye gelmiş, 17 yıldır okunmayı bekliyormuş :) Ambrose Bierce 1842-1916 yılında yaşamış, Amerikalı bir yazarmış. Alanı kara mizahmış. Karanlığın Kahkahası'nı Türkçeye Sulhi Dölek çevirmiş.Sulhi Dölek'in adını görünce çocukken defalarca okuduğum Gülyüzlü Tarlalar kitabı geldi aklıma ve kalbim yumuşacık oldu, okumak için motivasyonum arttı. Gerçekten de çok ustaca, akıcı bir çeviri olmuş.Öykülerde geçen kişilere "Vakitin Nakit Olduğuna İnanan Adam", "Öfkesi Burnunda Biri", "Toplumu Düşünen Yurttaş" gibi isimler vermesinden çok hoşlandım, gülümsetti beni. Kitap üç bölüm(Sıradışı Öyküler,Temize Çekilmiş Ezop Öyküleri ve Eski Testerelere Yeni Dişler) ve 206 kısa öyküden oluşuyor. Kitaba konu olaylar yüz yirmi yıl öncesinde geçse

BİR GARİP VAKA:MATMAZEL P.-BRIAN O'DOHERTY

BİR GARİP VAKA:MATMAZEL P.-BRIAN O'DOHERTY Okumadığım kitaplar bitene kadar yeni kitap almama serüvenim devam ediyor.Uzun zaman önce aldıklarımdan biri de Bir Garip Vaka-Matmazel P. idi. İndirimde diye aldığım bu kitap beni mesmerizm kavramı ile tanıştırdı. 1700'lü yıllarda Anton Mesmer adında bir hekim yaşarmış. Bu doktor, tüm evrende bir armoni olduğuna; hastalıkların bu armoninin bozulması ile ortaya çıktığına inanırmış. Mesmer 'e göre tüm evren birbiriyle bağlantılıymış; tüm canlılar titreşim yayar ve birbirini etkilermiş.Bu güce hayvan manyetizması adını vermiş.  İnsan vücudundaki manyetik sıvıyı doğru yönlendirerek hastalıkları tedavi edebileceğine inanırmış. Müzik eşliğinde hastalara masaj yaparak onları tedavi etmeye çalışırmış. Üzerinde gezegen resimlerinin bulunduğu bir sihirbaz elbisesi giyer ve hastalara sopa gibi bir çubukla da dokunurmuş. İngilizce'deki mesmerizing-hipnotize etmek,büyülemek sözcüğü bu doktorun adından gelse gerek. Ayın gelg

AMSTERDAM

AMSTERDAM Amsterdam, genç bir şehir. Bir tarafta masallardan fırlamış gibi duran fantastik evleri, diğer tarafta günaha bulanmış kırmızı sokakları..Üç gün geçirdiğim Amsterdam'ı çok sevdim. Hava alanından şehrin kalbindeki Centraal İstasyonu'na metro var ve bu ulaşımı oldukça kolaylaştıyor. Esenboğa'dan, Sabiha Gökçen'den, İstanbul Havalananından metro olmadığını, metro güzergahının üzerinde bulunan Atatürk Havalananın da kaderini düşününce, yürek  burkuyor bu durum.  Metro istasyon görevlisinden bindiğimiz trenin  doğru tren olup olmadığını teyit etmek isteyince adamın tavırlarına hayran kalıyorum. Yardımcı oluyor ama kesinlikle  laubali olmuyor, orada patronun o olduğunu hissediyorsunuz. Aynı duyguyu hediyelik eşya paketleyen kadının  acele etmeden, büyük bir titizlikle iki tane minicik bibloyu sararken ki ciddiyet ve hassasiyetinden;kaldığımız küçük işletmenin sahibinin bize kuralları açıklarken ki netliğinden de hissediyorum. Üç gün kesin yargıya varmak