She is the man ‘in kurduğu, açılışını Kaplan Diary’nin yaptığı Blogger Kitap Kulubü’nde ilk ay Franz Kafka’nın Şato’sunu okuduk. Dün akşam itibariyle kitabı bitirebildim. Daha önce hiç kitap kulübü deneyimim olmamıştı ama hep istediğim bir şeydi. İyi de oldu. Bir yerde bu konuda yazmaya dair sorumluluk hissetmem kitabı biterebilmemde etkili oldu, yoksa bu kitap çok sürünürdü elimde. Anlayacağınız kitap çok sarıp sarmalayamadı beni, itiraf etmeliyim ki biraz sıkıldım.
Yapı Kredi Yayınları’ndan İlknur Özdemir çevirisiyle okuduğum kitap K. nin başından geçenleri anlatıyor. Kitabın başında esrarengiz bir Şato’ya ulaşmaya çalışan K. Şato’ya ulaşmak için rastladığı köylülere sorular sorarak yardım ister. Ancak karşılaştığı kişiler, Şato’ya korkuyla karışık saygı duyan tuhaf kişilerdir. Ve aslında kimse de ne Şato hakkında, ne de orada çalışan memurlar hakkında doğru dürüst bilgiye sahiptir. Bir ulakla gelen haberle, kadastro işi olmayan köye kadastrocu olarak atandığını ve kendine iki asistan verildiğini öğrenen K.,bundan sonra Şato’ya ulaşmak yerine Şato’daki bir yetkiliye ulaşmak için çabalar da çabalar. Bu arada nişanlanır, bir okula hademe olarak atanır, nişanlısından ayrılır, bütün bu hengamede yetkililere, yetkililerin yardımcılarına, yetkililerin yardımcılarının yardımcılarına ulaşmaya çalışır. Bu arada pek çok insanla diyalog kurar. Kitap diyaloglarla, iç konuşmalarıyla geçer. Ama Kafka’nın ölümü nedeniyle kitap bitmez, yarım kalır. Benim kitabımın son sayfası pat diye üç nokta ile kesilmişti, bu da ilginç geldi. Hüzün verdi bana.
Daha önce hiç Kafka okumamıştım bu nedenle Şato’yu okuduğum için memnunum aslında. Kafka tarzı hakkında bir fikre sahibim artık. Kitapta açık açık yazmasa da sanırım Kafka devlet sistemini ya da bürokrasiyi eleştirmiş. İnsanların kendi yararları için kurulan sistemlerin kölesi olmalarına, ondan korkmalarına, büro gibi yerlere gereksiz önem vermelerine değinmiş. İnsanların kraldan çok kralcı olmaları, kimse bir şey söylemeden oto sansürle otoritenin istediğini yapmayanı ya da eksik yapanları dışlaması da kitabın konuları arasında.
Hızlı dijital çağda yaşadığımız için olmalı kitap biraz yavaş geldi bana. Düşününce o günün sıkıntılarının hala devam ettiğini fark ettim. Ben ilk bakanlıkta işe başlamıştım. Vatandaşın müracaat evrakının en alt kattan, bizim kat olan beşinci kata çıkması üç dört ayı buluyordu. Genel evrak, özel evrak, özelin evrağının evrağı gibi birimler vardı. Bir de evrak ulaşınca evrağın havalesinin, havalesi yapılırdı. İmza silsilesi vardı yine öyle. Yine bugünün Türkiyesi’ni düşününce, kral çıplak diyemediğimiz için bu kadar insan bir sürü mantıksızlığa katlandığımızı düşündürdü Kafka. Kitapta en çok Olga ve ailesine yapılanlara kızdım. .İnsanların oto sansürle, kimse bir şey demeden aileyi dışlamaları bugün de yaşadığımız aşağılık bir durumdu. Eşsiz yorumlarım bu şekilde. Şimdi gidip diğer kulüp üyeleri neler yazmış bakayım…
“……Örneğin ben bir bekleme odasına, en azından şimdilik, asla giremem. Barnabas’ın orada kiminle konuştuğunu bilmiyorum, belki o yazman en düşük kademedeki bir uşaktır, ama öyle olsa bile o Barnabas’ı bir üstteki uşağa götürebilir, ona götüremezse en azından adını verebilir, kendisi onun adını da veremezse , adını verebilecek birine yönlendirebilir. Sözümona Klamm denilen kişinin gerçek Klamm’la en ufak bir ortak noktası olmayabilir, benzerlik sadece heyecandan gözleri görmez olan Barnabas için mevcut olabilir, hatta belki memur bile değildir, ama o kürsüde yerine getirdiği bir görevi vardır, o kocaman kitapta bir şey okuyordur, yazmana bir şey fısıldıyordur, herhangi bir şey düşünüyordur, uzun zaman sonra gözü Barnabas’a ilişir, bütün bunlar doğru olmasa bile , o memurun hareketlerinin de bir önemi olmasa bile, birisi onu oraya yerleştirmiştir ve bunu belli bir maksatla yapmıştır. Bütün bunlarla demek istiyorum ki, ortada bir şey var, Barnabas’a herhangi bir şey sunuluyor, en azından herhangi bir şey ve eline verilenlerle kuşkuya ve korkuya kapılmaktan , umutsuzluğa düşmekten başka bir şey yapmıyorsa bunun tek suçlusu Barnabas’ın kendisidir. …..”
Herkes kitabı zor okuduğunu söylediği için biraz temkinli yaklaşıyorum. :)
YanıtlaSilGüzel bir tanıtım olmuş, konusu geçmişle olduğu kadar günümüzle de alakalı. Keşke bir şeyler aşılmış olsa.
Okuması zor bir kitaptı. Ama şimdi düşününce iyi ki okumuşum diyorum :) tuhaf haz veren bir yanı da var aslında..
SilBlogger Kitap Kulübü fikri çok güzelmiş. Şato, Kafka'nın merak ettiğim kitaplarından birisi, henüz okuma fırsatım olmadı. :)
YanıtlaSilKitap kulübü çok güzel bir şeymiş gerçekten. Birileri ile ortak okuma yapmak, fikirlerin paylaşımı çok keyifli. Bu ilk aydı, ilerde kulübümüz daha da oturacak umarım:)
SilGüzel özetlemişsiniz, tebrik ederim. Birkaç tartışma konusu yakaladım, müsaadeniz olursa onları paylaşayım: K. şatoya ulaşmak yerine şatoda bir yetkiliye ulaşmak için çabalar demişsiniz. Yanlış hatırlamıyorsam, K. şatoya ulaşmayı deniyor fakat ulaşamayacağını görüyor. Daha sonra oradan ümidini kesip yetkililerden medet umuyor. Şatodan beklediği tek şey köyde mesleğiyle ilgili ne yapması gerektiğini öğrenebilmek. K. nın nişanlandığı Frieda'nın şatoda yüksek dereceli bir memur olan Klamn'ın metresi olduğu söyleniyor. Ancak ne oluyor da kadın Klamn gibi etkili birini bırakıp K.ya gönül veriyor ve onun nişanlısı oluyor? Daha sonra K.yı ikna edip köyün okulunda hademelik yapmasını sağlıyor. Diğer taraftan Amalia bir beyin davetini kabul etmedi diye bütün aileyi köyden atıp dışlıyorlar. Elbette bu işin içinde Frieda var yine. Fakat Frieda gerçekten değişik bir karakter. Sonra K.'nın Olga'nın yanına gittiğini bahane edip nişanı bozuyor ve Beyler Hanına, Klamn'ın yanına gidiyor. Casus sanki. Bu yüzden ben ona şeytan dedim:)
YanıtlaSilBenzer bir yapılanmayı bugünün yönetim sisteminde görmek mümkün. Siz gayet güzel örnekler vermişsiniz. Bugün devleti kutsal görüyor halkımız. Oysa devlet halka hizmet etmesi beklenen bir kurum. Vatandaşın devlete saygı göstermesinden çok daha fazla devlet vatandaşına saygı göstermeli. Devletin bir bildiği vardır. Derini var paraleli var, mafyası var, var oğlu var. Biraz düşünürsek çok daha benzerlikler bulabiliriz. Yani 100 yıl geçse de değişen bir şey yok. Bu tür kitapların klasik yapan da bu özellikleri zaten.
Sorumluluk bilincinizi de ayrıca takdir ettim:)
Frieda tuhaf bir karakter gerçekten. Ama kitabın diğer karakterleri de tuhaf olunca çok üzerinde durmadım ben. Yazarın absürt karakterler yaratmak istediğini, böylece etkiyi güçlendirmeye çalıştığını düşündüm.onun için frieda' nın casus olabilecegi aklıma gelmedi.keske yazar ölmeden bitirebilseymis de kim kimmiş öğrenebilseydik.gercekten klasikleri klasik yapan zamansız olmaları, cevaplanmayan sorularla uğraşmaları.bir şeye karar verip söz verip yapmayınca dert ediniyorum:) kitap kulübü sayesinde 12 kitap cepte bu sene:)
SilKitapların hiçbiri yokmuş elimde, en kısa zamanda edinip katılacağım aranıza :)
YanıtlaSilKitap kulübü üyesi olmak çok güzelmiş. Bekliyoruz sizi de:))
SilBen hiç bir yere varmamasindan aşrı yoruldum. Kitabın hiç bir amacı yok gibi geldi ki Kafka severim ama Şato da zorlandim
YanıtlaSilŞato zor bir kitaptı. Diğer Kafka kitaplarını merak ediyorum ben de..
SilBenim okuduğum ilk Kafka kitabı. Kafka okuyanların bir havası olurdu, biraz kapmışımdır umarım.kitap zor okunuyor, ama düşününce Kaplan Dİary nin dediği gibi bir şeyler bırakıyor geride:)
YanıtlaSilBen niye yazını arada görmedim bilmiyorum ya özür dilerim.
YanıtlaSilHak verdim sonuna kadar, kitap bir yere bağlansa belki daha güzel anımsayabilirdik ama Kafka'nın ömrü vefa etmemiş napalım. Bu da böyle bir deneyimdi işte. :)
Güzel bir deneyimdi.iyi ki kurmuşsunuz kulübü:)
SilBenim için de zor bir okuma deneyimi oldu, kitabın sayfa düzeni de yorucuydu, ben de yky yayınlarından okudum, sayfalar paragraflar çok sıkışıktı, içerik de zaten çok iç açıcı olmayınca..:)) ama kendim okumayacağım bir kitabı okumak iyi oldu bir taraftan:) elinize sağlık siz de çok güzel yorumlamışsınız:)
YanıtlaSilKafka ile tanıştığım için memnunum. Zor da olsa diğer kitaplarını da okumak istiyorum. Teşekkürler:)
SilBen Şato'yu okuyamadım maalesef. Pek zamanım yoktu, olduğunda da başka kitapları okumayı tercih ettim. Kafka gözümü korkuttu. Belki birkaç yıl sonra okurum.
YanıtlaSilBen çok geç katıldım ama olsun. :(
YanıtlaSilhttps://www.rehitu.com/2022/10/blogger-kitap-kulubu-bkk-eylul-2020.html