Eskiden hayat yavaş geçerdi. Geceler uzun, kışlar uzun… Nuri Bilge Ceylan filmlerindeki sessizliği hissederdi insan. Akşam yaşanan elektrik kesintisi sessizliği gibi…Bazen dinginleştirici gelirdi, bazen sıkıcı.. .Çok fazla uyaran yoktu. Odaklanma sorunu çekmezdim. Kitap okuyabilirdim saatlerce. Ya hayattan beklentim düşüktü, ya da ben çocuktum, yapılacak yığınla işim yoktu. Şimdi öyle değil. Hem mesleğim gereği, hem de dijital çağ gereği sürekli bir uyaran var. Bankacı olunca, sürekli bir akış var, beklenti, hedefler, müşteri didiklemesi… Artık zihnim sürekli uyarıcı istiyor. Boş boş bakamıyorum. Hadi iş, adı üstünde iş; kuralları ben koymuyorum. Ya özel hayatım? Elimde sürekli bir telefon. Tezgah toplanacak örneğin ille arka planda bir youtube videosu açık olacak. O videoyu bulana kadar geçirdiğim zaman, video bittikten sonra ille yenisini açmaya çalışmam…. O kadar yapmam gereken işe odaklanamıyorum ki 10 dakikalık iş bir saatte bitiyor. Bir de whatsapp var. Lise grubu, iş ...