Ana içeriğe atla

TEK KİŞİLİK ÖLÜM-VEDAT TÜRKALİ

TEK KİŞİLİK ÖLÜM-VEDAT TÜRKALİ

"Salt düşlemeye dayanmayan bu romanda gerçek kişilerle ilgili olaylar, konuşmalar aslına tastamam bağlı kalınarak, belge niteliğinde verilmeye çalışılmıştır. Bol belgesel kullanılmış bir film deyin isterseniz."
Lise yıllarımda bir kaç kere okuduğum Mavi Karanlık'tan sonra Tek Kişilik Ölüm okuduğum ikinci Vedat Türkali kitabı. Daha önce bir kaç kez başlayıp, fazla ilerleyemeden bıraktığım bu kitabı bu sefer bitirebiliyorum. Hüzünlü bir kitap bu. Nazım Hikmet'in de içinde bulunduğu yıllar ve sonrasındaki Türk komünist hareketinin insan ruhlarında bıraktığı izleri, Nazif ve eski eşi Doktor Gülşen aracılığı ile aktarmaya çalışıyor ve oldukça başarılı oluyor. Tepeden tırnağa kasvete bulanmış durumdayım.

Romanın yarısı Nazif'in iç hesaplaşması  ile geçerken diğer yarısı Gülşen'in iç hesaplaşmasından oluşuyor. Çok az olaya yer vererek karakterlerin aklından geçenlerle bir kitap yazabilmek müthiş bir yetenek olsa gerek.

Kahramanlarımız Nazif ve Gülşen siyasal eylemlerinden dolayı tutuklanır ve işkence görürler. Nazif işkencede çözülüp örgüt arkadaşını ismini vererek tahliye edilir ve Gülşen bunu affedemez ve boşanırlar. Affedemeyen sadece Gülşen değildir. Nazif bunu bir külçe gibi içinde taşır. Sonrasında aslında Nazif'in itirafından önce polisin bu bilgiye sahip olduğunun ortaya çıkması  Gülşen'in yargılarını yumuşatırken, Nazif aslında çok da inanmadığı siyasal hareketten uzaklaşır ancak yıllar boyu kendini affedemez. Sadece arkadaşını ele vermesi değil, inanmadığı bir oluşumun içinde yer almış olması ancak saçma bulduğu eylem tarzını diğerlerine  anlatamaması, eski çevresinden dışlanması, kendi kendini de dışlaması Nazif'in kafasından yıllarca akar durur.

Doktor Gülşen'in çıkmazları ise başka başkadır. İçinde bulunduğu oluşumu, örgütün tepesindekilerin iki yüzlülüğünü sorgular durur. Nazif'le Gülşen'in büyük bir dertleri daha vardır. Kendileri gibi sol hareketin içinde yer alan oğulları Levent adam öldürmekten yargılanmaktadır ve idamı istenmektedir..

"..Ne varsa alınmıştır elinizden! Tek başınıza düşünmek yok, toplu düşüneceksiniz!Toplu bağıracaksınız!Toplu yineleyeceksiniz doğruları. Mutluluk da yok tek başınıza, acı çekmek de...Ölüme de toplu gideceksiniz; tek kişilik ölüm bile yok!...Öyle değil oysa; ölümler tek kişilik!..."

Olaylardan daha çok düşüncelerin yer aldığı bu kitabı okuması zaman zaman zorlayıcı olurken, şaşırtıcı pek çok bilgi de edindim, örneğin Tek Adam ve İkinci Adam kitaplarının yazarı Şevket Süreyya'nın Türkiye Komünist Partisi üyesi olduğu ve İnönü hükümetince yargılandığını öğrendim.

Her zaman acı olmuş bu topraklarda. İşkenceler, göçler..Hep birileri başka hayatların, başka yaşam tarzlarının yanlış olduğunu düşünüp değiştirmeye kalkmış. Hiç ortak ideal olamamış sanki. Belki de çok kültürlülük Anadolu'nun zenginliği olurken, bir taraftan da laneti olmuş. Yakın zamanda insanların sorgusuz sualsiz, savunması alınmadan işlerinden olduklarını, hapse atıldıklarını ve tarih boyunca buna benzer olayların sık sık tekrarlandığını görünce karamsarlığa kapılıyor insan. Kitapta dediği gibi "bizler, birbirimizi sevmediğimizden" belki..Yapanların yanına kar kalmış, bundan sonra kalmasa bari..

Yorumlar

  1. "Bir Gün Tek Başına" nın tadı hala damağımda.
    kesinlikle okuyacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir gün tek başına yı okumadım. ama iyice merak ettim..

      Sil

Yorum Gönder