Ana içeriğe atla

KOMBUCHA ÇAYI


KOMBUCHA ÇAYI

Kırk yaşına doğru ilerlediğimden midir nedir son bir kaç yıldır sağlıklı kalmaya yardımcı olduğu  söylenen şeyler çekiyor beni. Aldığım kefir mayaları mideme iyi gelince; biraz daha geliştirmek için tecrübemi, hem probiyotik hem de prebiyotik olan kombucha mayası satın almaya karar veriyorum.

Kombucha çayı, Çin-Mançurya da doğup Rusya üzerinden dünyaya yayılan bir içecekmiş. Tarihi yüzlerce (hatta binlerce) yıl öncesine dayanan bu içecek ölümden başka her derde deva olarak anlatılıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği, metabolizmayı  hızlandırarak kilo vermeyi kolaylaştırdığı, ciltteki kırışıklıklara, deri hastalıklarına, sindirim sistemi rahatsızlıklarına iyi geldiği ve hatta bu çayın kanser hücrelerini öldürdüğü rivayet ediliyor. Avrupa'da marketlerde içecek reyonlarında satılacak kadar popüler. Zinde yaşlanmak isteyen ben  kombucha mantarı alıyorum hemen. 

Minik mantarım, sulu çay içinde elime ulaşıyor. Kanım kaynıyor kendisine, çünkü canlı o. Mayalaması da  oldukça kolay:

3 litrelik cam kavanoza (kavanozu sadece kombucha çayı yapımı için tahsis ediyoruz.) açık bir çay yapıp 10-15 dakika demlenmesini bekliyoruz. Sonra 1-1,5 su bardağı şekeri ekleyip iyice erimesini sağlıyoruz.(Bir bardak şeker damak tadıma daha uygun, 1,5 bardak çok şekerli oluyor.) Sonra başlangıç çayının içindeki mantarı çayıyla beraber ilave edip ağzını tülbent veya peçete ile kapatıyoruz ve 25-30 derece oda sıcaklığında 7-15 gün arası bekletiyoruz. Doğrudan güneş ışığı alan, kapalı dolap içi veya havasız nemli ortamlara koymamaya dikkat ediyoruz. Kavanozu oynatmamak önemli çünkü oynatmayınca yeni mantar oluşumu kolaylaşıyor. Genelde 10 gün sonra süzüyorum. Başlangıç için bir su bardağı kombucha çayı ayırıp kalanları bir şişe içinde dolaba koyuyoruz. İlk hafta yarım çay bardağı, sonraki hafta bir çay bardağı, bu şekilde arttırarak günde bir su bardağını geçmeyecek şekilde içiyoruz. İçiyoruz değilde içiyorduk demeliyim aslında.


 İlk başta tadı tuhaf gelse de sevmiştim. Hatta öyle sevdim ki yeni yıla kombucha çayı içerek girdim. Süzerken ellerimi iyice yıkayıp mantara dokunmaya bayılıyordum, mantarın başka dünyadanmışçasına kaygan hali, aile planlaması bilmeden sürekli çoğalıp durması hoşuma gidiyor, mutlu olsun diye onlarla  konuşup duruyordum. Faranjitim var , başlangıçta boğazım çok yanıyor, araştırıyorum,"iyileşme krizi" olabileceği  belirtilmiş her yerde. "İyileşme krizi", bir hastalıktan kurtulurken, hastalık belirtilerinin iyice belirginleşmesi, kötüleşmesi olarak geçiyor. Seviniyorum faranjit bedenimi tamamen terk ediyor belki.

İki aydan biraz fazla kullanıyorum kombucha çayını.Fakat sonrasında öyle bir hastalanıyorum ki. Soğuk algınlığı, sinüzit, faranjit, reflü, bitmeyen tükenmeyen öksürük.. Bir aya yaklaşan sürede sersem gibi dolanıyorum, tüm hayat programım aksıyor. Hala tam olarak iyileştim sayılmam. Belki domuz gribi oldum, ya da gergedan virüsü bilemiyorum. Hastalığımla kombucha çayının ilgisi yoktu belki. Ama şunu söyleyebilirim ki benim bedenimde işe yaramadı. Bu nedenle çiçeklerimin toprağına gömüp vedalaştım mantarlarla. Böyle bitmeseydi keşke..
































Yorumlar

  1. geçmiş olsuun yaa. hiç duymadım bi bakayım aktarda filansı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder