Ana içeriğe atla

KALİMBA

KALİMBA

Kendimi bildiğimden beri Türk eğitim sisteminin ezberci olduğu lafını duyar, çok üstünde düşünmeden de bu konuda ahkam keserdim.31 yaşımda bir aydınlanma yaşadım ve Türk eğitim sisteminin bir ürünü olan şahsımın  vasıfsızlığını fark ettim. Bugün yaşadığım ve toplum olarak yaşadığımız pek çok sorunun nedeni olduğunu açıkça görebiliyorum artık.
O kadar yıl beden eğitimi dersi almış olmama rağmen ne anatomi bilirim, ne de bireysel veya takım sporları ile ilgili bilgim vardır.O kadar saat  biyoloji dersi almış olsam da lenf sistemi diye bir şeyin olduğunu yeni duydum mesela. Rengarenk flütlerle sınıfları doldurmuş ancak ne flüt çalmayı, ne de başka bir enstrüman çalmayı öğrenememişimdir. Ortaokulla tanıştığım İngilizce'yi, üniverstede amacı diplomat yetiştirmek olan İngilizce(!) Uluslararası İlişkiler bölümünden başarıyla(!) mezun  olduğum halde ne konuşabiliyorum, ne konuşulanı anlayabiliyorum. 

Hayatımın okulda geçen saatlerine üzülüyorum. Keşke üniversite yıllarımda fark etseydim de daha erken telafi edebilseydim. Şimdi sorumluluklarımdan kalan kuş kadar zamanlarda ilgi duyduğum, hayatıma katmak istediğim  şeyleri öğrenmeye çalışıyorum. Bunlardan biri de bir müzik aleti çalmaktı. Tek başıma çalışabileceğim, sesi az çıkıp komşuları rahatsız etmeyecek, kolay taşınan bir müzik aleti hayal ediyordum. Kitaplık için dekoratif bir şeyler bakarken tesadüfen karşılaştım ve bayıldım Kalimba'ya.

Afrika kökenli bu çalgının sesini çok sevdiğim rüzgar çanlarının sesine benzettim. Dinledikçe daha da sevdim ve kendime bir Kalimba hediye ettim. 

169 TL ye aldığım Kalimba'nın tarihi MÖ 1000 yıllarına uzanıyormuş. Parmak piyanosu da denilen bu alet önce bambudan yapılmış, sonrasında metal çubuklusu yapılmış. Köle ticareti aracılığı ile Afrika dışına taşınmış. Şamanların davulları gibi büyü yapmak için,ruh çağırmak için, dini törenlerde  huşu dolu bir ortam yaratmak için kullanılırmış. Gece bekçileri veya köyden köye gezip hikaye anlatanlar da Kalimba'yı kullanırlarmış. 
                                               

17 tuşlu Kalimba'm dikdörtgen bir kutu gibi. Ön yüzünde yuvarlak bir delik, arka yüzünde iki küçük yuvarlak delik var. Tını kutunun içinde oluşuyor. Kalın ses çıkarmak için arkadaki iki küçük deliği parmakla kapatmak gerekiyor. Bir de çekice benzeyen akort etme aleti var. 



Bir iki şarkıyı çalabildikçe,  notalardaki matematiği kavradıkça çok mutlu oluyorum. Kalimba ile şimdilik çözebildiğim diğer nokta tırnakları kesmemek gerektiği, uzun tırnak gerekiyor. Aşkla sebze doğrarken baş parmağımı kesmeseydim müthiş eserlerimden birini paylaşmayı çok isterdim.Başka zamana artık. Aşağıda güzel bir örneği var Kalimba sesinin. Bir sorunum var, bilen cevaplarsa çok sevinirim.Müzik aleti çalmakta ustalaşmak için aynı şarkıyı mı devamlı çalışmak gerek, yoksa farklı şarkılar üzerinde mi çalışmak gerek?

Yorumlar

  1. Aynı şeyleri kendim için sık sık düşünürüm, zamanı geri getiremesek de zararın neresinden dönersek kardır.
    Kalimba'nın sesine bayıldım, huzur veriyor insana.
    Ruh çağırmak derken umarım çalanlara birşeyler musallat olmuyordur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ruhlar aleminden gelen giden olmadı henüz. bu dünyadakilerle başa çıkamazken öbür taraftakileri hiç almayayım :)

      Sil
    2. Çalarken Felak, Nas oku :)

      Sil
    3. kahkaha attım ya :) hiç aklıma gelmemişti. iyi fikir :)))

      Sil
  2. Yazınız beni tekrar düşündürdü. "Tekrar" diyorum çünkü 30-35 yaş civarındaki (Hâttâ biraz da öncesi ) kardeşlerimizin okulda ne öğrendiklerini sorguluyorum. Durduk yere değil tabii, çeşitli örnekleri gördükçe :) Öyle temel konular denk geliyor ki "Yahu biz bunları okulda öğrendik, nasıl bilmezler?" diyorum. Çevremle çok paylaşmışımdır . O yıllarda bir şey olmuş resmen. Bir şeyler eksik kalmış ya da değişmiş, bilemiyorum. Sosyolog olsam araştırırdım:) Ben 45 yaşındayım, ders çalışmayı sevmezdim ama dinlesem bile yeterdi. Karşılaştırma yapınca bizim kuşağımızın ve bizden öncekilerin eğitim hayatının daha verimli olduğunu görüyorum. Her şeye rağmen, yazınızdan da belli olduğu üzere öğrenmenin sonu yok. Kalimba sesini bilmiyordum, sayenizde duymuş oldum. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yıldan yıla kötüleşiyor. benim nesil böyleyse şimdikiler nasıl geliyor kim bilir :)

      Sil
  3. hımmmm iyi yaniiii ezbere çalınmıyo o zamaan. insta story ye koymuştun de mii. kadim müzik aleti ne güzeel aferiiim :) parmakla çalınıyo demekki :) müzisyen arkadaşlarıma sorayım o sorunu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. instadaki ben değildim deep, ama kalimba alan çok var :) sorup öğrenirsen çok sevinirim. yol haritası olur bana :)

      Sil
    2. sordum müziksiyenlere :) şöyle dediler, aynı parçayı da çalabilir, başka başka şarkılar da öğrenebilir, hepsi olur dediler, önemli olan istemesi, çalması, zaman ayırması. isterse nasıl olsa çalacaktır :)

      Sil
    3. ya reçete hep aynı ama ya :) zaman ayıt, işte, pratik yap :( sabah uyandığımda kalimba virtüözü olmamın yolu yok yani :)) teşekkür ederim deep :) gönül rahatlığıyla başka başka şarkılar deneyebilirim artık :)

      Sil
    4. öyle olsaydı hayat ne kolay olurduuuuu :) evet bak yetenek demek istek demek ki zaten. her şeydee :) istemeyenler yeteneksizim diyoooo, bahaneeee :)

      Sil
    5. OF off.. Bu durum hiç işime gelmiyor ama:)

      Sil
  4. çiçek abbas filminde varmış hoş film yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cahit berkayın film müzikleri ne güzel de mi :)

      Sil
    2. Çok haklısın. Yeteneklerimiz çok köreldi. Umarım kısa zamanda senin de kalimba videonu görürüz. Merakla bekliyorum. :)

      Sil
    3. ben de paylaşabilmeyi dört gözle bekliyorum :)

      Sil
  5. Maalesef eğitim sistemimiz çok kötü. Çocukları alşama dem okula tıkıp hiçbir şey öğretemeyen tek toplumuz sanırım. Bunun paraya yüklediğimiz misyonla ilgisi çok. Öğretmenlerimiz ben paramı alır çıkarım anlayan anlar anlamayan da beni ilgilendirmez diyorlardı. Okullarda enstrüman çaldırma gibi gaye yoktu flüdü bile doğru düzgün çalamazdık. Spor takımlarına torpilliler seçilirdi. Bizi eğitme ôğretme gayeleri yoktu günü kurtatmaktı dertleri. Çok üzücü durum. Bir gün çok param olursa muhteşem bir okul inşa etmek istiyorum, umarım yapabilirim. Bu arada aleti yeni duydum biraz araştıracağım, hoşuma gitti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. boşa geçen zaman, kaynak.yazık gerçekten. okuduğun için teşekkür ederim :)

      Sil
  6. Eğitimle alakalı söylediklerin benim de benzer düşündüğüm şeyler. Belki de üniversite pek gerekli bir şey değil bu haliyle. İnsan kendini tanısa, hayallerinin farkında olsa şahsına yönelik bir müfredat belirleyerek nice bilgiyle donanabilir. Bilgiye ulaşmanın oldukça kolay olduğu bir çağdayız. Tabii üniversitenin de bir "ortam" olması dolayısıyla pek çok etkisi var kişi üzerinde, ama artılar ve eksileri birlikte düşünmek gerekiyor işte.

    Kalimba, başka bir müzik aleti aranırken rastladığım ve biraz dinleyince sevdiğim bir çalgı. Ben de aldım, arada dokunup mutlu oluyorum :) Son sorunun cevabı bana göre her ikisi de. Aynı nota dizgisini tekrarlamak aslında zamanla kusursuzlaşmaya götürüyor; farklı şarkılar ise yeni dizgiler ile çalma perspektifini genişletiyor. Konuşmak gibi de diyebiliriz. Harfleri biliyorsun, sözcükler oluşturuyorsun, cümleler kuruyorsun. Kendi kendinle sürekli konuşsan bile bir konuşma becerisi kazanırsın. Ama mesela bir çocukla, mesela bir ihtiyarla da o dili konuşacaksın ki o dili kullanma hallerin büyüsün, zenginleşsin. Aynı dilde aynı konuşma bir çocukla başka, bir ihtiyarla bambaşka. Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. üniversitenin bakış açısına katkısı yadsınmaz tabii ama çok çok daha iyisi olabilecekken, bomboş çuval gibi mezun oluyoruz.
      kalimbadaş olmamıza sevindim. tınısını her duyduğumda iyi ki almışım diyorum. kesinlikle sıkılmadım. şarkı çalışma ile ilgili anlatımını da çok sevdim. çok çok teşekkür ederim :)

      Sil

Yorum Gönder