Ana içeriğe atla

BKK-OCAK 2023/ GORIOT BABA-BALZAC

 

Blogger Kitap Kulübü'nde Ocak ayında Sevimli Kitaplar'ın önerisi ile Goriot Baba'yı okumuştuk. Deprem sonrası kendime yeni gelebildiğimden ancak yazabiliyorum.

Balzac'tan daha önce Vadideki Zambak ve İki Yeni Gelinin Anıları kitaplarını okumaya çalışmış ancak haz almamıştım. Bunları bitirebildim mi hatırlamıyorum. Balzac'a karşı ön yargım vardı.Maalesef bu kitapla da Balzac'ı sevemedim.

Ben sevmesem de Balzac Fransız edebiyatının en güçlü romancılarından sayılıyormuş. İnsanın kusurlu doğasını, paraya, şatafata, güzelliğe olan düşkünlüğünü kaleme alan yazar, betimlemelerdeki ustalığı ile biliniyormuş.

Balzac'ı öne çıkaran bu özelliklere Goriot Baba romanında da rastlıyoruz. Yoksul, sonradan yoksullaşan insanların yaşadığı  Vaquer pansiyonunun uzun bir tasviriyle başlıyor kitap. Kitaba adını veren Goriot Baba'da bu pansiyonerlerden biri. Eskiden un, şehriye tüccarı zengin bir adamken iki kızı zengin adamlarla evlenip  sosyeteye girebilsin diye elindeki avucundakini satan fakat kızlarının evlilikleri sonrası sırt çevirdikleri bir adam. Kötü pansiyonda, sefil bir yaşam sürerken bile  ona yaşam gücünü veren kızlarına olan hastalıklı saplantısı. Kızları babalarından utandıkları için babalarını evlerine almazken, Goriot Baba uzaktan onları seyredip sıkıştıkları zaman elinde avucundaki üç beş parça gümüşü rehin vererek onlara finansman sağlamaya çalışıyor. 

Kitabın adı Goriot Baba olmakla birlikte Goriot'un hayatını uzaktan okurken, hukuk öğrencisi Rastignac'ın hayatını, duygularına birinci ağızdan şahit oluyoruz. Bu nedenle baş kahraman bana göre Rastignac. Hukuk okumasına rağmen taşradan gelen Rastignac Paris'in şatafatlı gece hayatına kendini kaptırıyor ve zengin bir kadınla evlenip sosyetede kalıcı olmaya çalışıyor. Goriot Baba ile Rastignac'ın pansiyonda kesişen yolları öğrencinin Goriot Baba'nın kızı Delphine aşık olması ile kader birliğine dönüşüyor. Zaafları olmakla birlikte içinde hala iyilik barındıran Rastignac,  ölüm döşeğinde kendini kaybeden Goriot Baba'ya sahip çıkıyor. Adamın   ömrünü adadığı kızları ise günlük yaşamlarındaki balo gibi haz aldıkları aktiviteleri bırakıp adamın yanına gelmiyorlar. Goriot Baba sefil bir hayat sürdüğü pansiyonda sefil bir şekilde ölüyor.

Kitabı okurken o günkü Paris yaşamına dair ayrıntıları öğreniyoruz haliyle. Örneğin erkeklerin saçlarının beyaz ve yapılı olmasını merak ederdim. Meğer her gün pudralayıp kuaför çağırıyorlarmış. Bir de Goriot Baba un tüccarı ya Ukrayna' dan un ithal edermiş. O dönemde de Ukrayna buğday satıyormuş yani. Bu da bana bugünkü Ukrayna-Rusya Savaşını ve buğday tedarik zincirini hatırlattı :)) Bazı şeyler değişmiyor demek ki.

Balzac'ın uzun betimlemelerinden sıkıldım. Ağdalı cümleleri, trajedileri sevmiyorum. Evet insan doğasının kötü yanları var ama iyi yanları da var. Sonuçta Goriot Baba'nın kızları kötü olabilir ama  kendinin hiç mi suçu yok? Goriot Baba hayatını farklı yaşayabilirdi, kendi seçimlerinin bedelini ödedi. 

 Goriot Baba'yı sabredip bitirebildiğim için kendimi kutluyorum. Eğer ölürsem ve arkamdan bir kaç söz söylemek isterseniz Balzac sevmezdi diyebilirsiniz. 



Yorumlar

  1. Vadideki Zambak'ı hiç sevmemiştim ben de. Zorla bitirmiştim. Nedense klasiklerde belli konular durumlar fazla abartılıyor gibi geliyor bana, okusam da çok bayılarak okuduğum bir klasik yok, bilgi edinmiş olayım diye okuyorum. Japon klasiklerini severim ama tarzları tamamen farklı geliyor bana ve daha gerçekçi.

    YanıtlaSil
  2. Balzacinn dili, Yeşilçam meodramlari gibi. Hiç gerçekçi değil gerçekten.

    YanıtlaSil
  3. Balzac ağır bir yazar. Ruhunu rahatsız etmek istemem ama insan okumayınca bir şey kaybetmez bence:))

    YanıtlaSil
  4. balzak ve şekspir en büyükler :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder