Ana içeriğe atla

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 162


 Ağaç Ev Sohbetleri’nin bu haftaki konusu Deepsi’den:

“Kitap okurken kitaba notlar alır mısınız? Satırların altını çizer misiniz? Nasıl  çizersiniz? Kitaplarını kaplar mısınız?”

Kitap okuma alışkanlığımı babam sayesinde kazandım. Daha okumayı öğrenmeden Can Çocuk serisi alınmıştı. Babamla birlikte kırmızı ve mavi renkteki iki ayrı kaplama kağıdı ile kaplayıp etiketlemiştik. O zaman köyde oturuyorduk kütüphane veya kitaplık yoktu. Doğru dürüst ev bile yoktu. Mutfaktaki terek denilen, tabakların konulduğu rafların en üstü bizim kitaplarımıza ayrıldı. Tek tek numaralayıp fihriste kaydettik. Kütüphane profesyonelliğinde olmuştu benim kitaplık. Babamın yaşama sevinci vardı o zamanlar,  güzel günlerdi.

Çocukluğum 80 lere denk gelir, o zaman nesnelere ulaşmak zor olduğundan olsa gerek kıymetliydi her eşya. Kitapların altını çizmezdik. Sevdiğim kitapları iki kez, üç kez okurdum. Sevdiğim sözleri altını çizmeden hatıra defteri dediğimiz kalpli, güllü defterlere kaydederdik.  Kaldığım yeri unutmamak için kenarını kıvırmayı babam öğretti. Hala ne kadar istesem de  ayraç kullanamam, kıvırırım kenarını.

Üniversitede ders çalışırken satırları hunharca çizdiğimizden kitapların da altını çizmeye başlamıştım. Aslında sonradan tekrar o kitaba bakınca altı çizili satırları okumak değişik oluyo. Bir dönem beni etkileyen bir cümle, sonradan bomboş gelebiliyor.

İşe başlayıp evlenince sorumluluklardan okumaya az zaman ayırır oldum. Baktım olmayacak günde 20 sayfa okuma hedefi koydum ama öyle zorlanıyorum ki.Resmen çırpınıyorum .Eski bir kitap kurdu olarak bu günleri göreceğimi hiç düşünmezdim.  Ya gözlerim kapanıyor, ya araya başka iş giriyor. Satırın altını çizmek istesem de çoğu zaman yanımda kalem olmuyor, kalem almaya kalksam bir ev işi göz kırpacak bana-çünkü ev işi dediğimiz şey bir bataklık, Altını çizmiyorum. Üstten kıırıyorum sayfayı, sonra hangi cümle için kıvırdığımı unutuyorum. Kör topal gidiyor. Kitapları kaplamak hayal zaten.Emeklilikte uzun, sakin okuma saatlerimde  eski güzel günlerimdeki gibi okumayı hayal ediyorum.

Böyleyken böyle..



Yorumlar

  1. ayy ya çok duygulu anıların, özellikle baban, yaşama sevinci, gençti o zaman diosun ayyy :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babamı çok severim ama bilmez deepsi. Büyüyünce aksi bir adam öldü, ben de sevimliliğimi kaybettim sanırım:(

      Sil
  2. "Bir dönem beni etkileyen bir cümle, sonradan bomboş gelebiliyor." Yazınızda en ilginç bulduğum cümle bu. Ben de aynısını düşündüm. Altını çizdiğimiz bir cümle sonradan aynı derecede ilgimizi çekecek mi? Ya da daha önce ilgimizi çekmeyen bir cümleyi altını çizmeden geçmiş olamaz mıyız? Kitapta kaldığım yeri işaretlemek için bir ucuna şöyle bir santim kenarı olan üçgen oluşturacak şekilde kıvırmanın ne mahsuru var. Ben de kıvırmaktan yanayım:) Siz babadan yana şanslıymışsınız. Ben evlendikten sonra eşim sayesinde okumaya başladım. Ağır ilerleyen kitaplarda en az 25 sayfa, kolay ilerleyen kitaplarda en az 50 sayfa benim hedefim. Ankara'da diş hekimi bir dostumuz vardı, adam her gün en az 200 sayfa okuduğunu söylemişti. Deep'in de en az bu kadar hızlı okuduğunu sanıyorum. Benim için mümkün olmayan hız bu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen etkilendigim bir cümle bir hafta sonra anlamsız geliyor, bazen beş yıl sonra. İnsan demek ki yedisinde neyse yetmisinde o diye bir şey yok demek ki:)) kıvırmak pratik, ayraç düşüp duruyor ya da ayracı bir yerlerde unutuyorum:) benim de eşim hiç okumaz, kitapları dekoratif bulur:)) borsa,siyaset, ekonomi yazılarını okur, kitap asla okumaz:)deepsi başka, iyi bir film kahramanı olur ondan, sıradışı:)

      Sil
  3. Numaralayıp fihristlemek değer verme hissini oluşturmak için olsa gerek, güzelmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kütüphane sistematiği:)) aradığını hemen bulmak güzeldi:)

      Sil
  4. Tam bir kitap kurdu heyecanı hissettim yazdıklarında:) babam sonra kitaplık siparişi vermişti köyde. Vitrin gibi bir şey yapıp getirmişlerdi:))

    YanıtlaSil
  5. Ne güzelmiş kitaplarla olan dostluğunun başlangıcı. Hele mutfaktan bir yer verilmesi. Çok az çocuğa nasip olur sanırm.

    YanıtlaSil
  6. babanızı görmeden bile o kadar çok sevdim ki. yazdıklarını bir masal gibi canlandı gözümde. Bende kitapların altını hunharca çizmeme rağmen kıvaramıyorum bir türlü. İçim acıyor böyle. ev işi bataklığını işten ayrılınca bende fark ettim. Eisten ev hanımı olsa evrende sonsuz iki şeyi sayarken ev işini de dahil ederdi bence:D benimde korkum yaşamımın yoğun süreçlerinde okumaktan kopmaktan korkuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babam iyidir de bu ara pek anlaşamıyoruz:)) Einstein ev hanımı olsa ev işinden buluş yapamazdı:))bence sen kopmazsın okumaktan, şair bir ruhun var sanki..

      Sil
  7. Önceden kitaplarıma asla kıyamazdım ama şimdi ufak tefek notlar altı çizili yerler bırakıyorum daha yaşanmışlık hissettiriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de başkalarının çizdiği satırları okuduğumda yaşanmışlık hissediyorum, başkasının gizine ortak olmak haz veriyir:)

      Sil
  8. Ya ben bu konuda tuhafım. bazen fosforlu ile çiziyorum bazen dokunmaya kıyamıyorum 😁

    YanıtlaSil

Yorum Gönder