-Bıktım, bıktım artık! Yeter, arama beni! Ağlayarak kapattı telefonu. Sesi ofiste yankılanmış, herkes tuvalet kapsının önüne toplanmıştı. Utanmıyordu artık… Yaşamaya çalışmaktan utanmaya hali kalmamıştı. Herkesin babası bu kadar yük müydü hayatında? Yaptıkları yetmiyor olmalıydı. 35 yaşında, babası hala peşindeydi. Bazen çocuk olan o mu, ben miyim diye düşünüyordu. Çocukken çok eziyet ederdi babası. Ceviz kabuklarını çöpe attı diye yediği dayak unutulmazları arasındaydı. Kabuklar sobada yanmalıymış. Ne büyük bir suç Allah’ım? Sonrasında mutsuz baba evinden kaçmak için, sevmediği bir adamla evlendi. Sevmediği adam güvenmedi ona. Cilveli, alımlı bir kadındı. Bir kızı oldu. Adamın dayağından bıktı, daha kızı bir yaşına girmeden boşandı adamdan. Sonrası ferahlık. …O öyle sanmıştı. Bir araba aldı kendine, artık özgürdü. Daha rahat giyiniyordu. Süslenmeyi oldum olası sevmişti. Bir adam sevdi.. Çok sevdi. Öyle böyle sevmedi. İliklerine kadar sevdi. Hayatının en mutlu günleriy...