Ana içeriğe atla

BRÜKSEL

BRÜKSEL

Belçika'yı da, Brüksel'i de pek merak etmiyordum aslında. Bunun nedeni Avrupa Birliği'nin başkenti Brüksel'i kafamda bürokrasi ile eşleştirmem, bürokrasiyi de sıkıcı bulmam olabilir.

Tur programında Rotterdam'dan sonra Brüksel vardı. Akşan Brüksel meydanını gezilecek, ertesi gün erkenden Brugge'a gidilecekti, ancak akşam dokuzda Brüksel'e varınca program kaydı ve öğleden önce Brüksel, öğleden sonra Brugge olarak değişti.

Sabah sekizde otelden ayrılıp Brüksel meydanı Grand Place yollandık.Grand Place, Brüksel'in kalbi. Eskiden bataklıkmış, kurutulup meydana dönüştürülmüş. Etrafında eski, görkemli. heykellerle süslü gotik binalar var.Avrupa'yı ilk gördüğümde görkemli meydanlar, binalar beni heyecanlandırırken, gözüm alışmış olmalı, binaların muhteşemliği artık heyecan vermiyor bana. Durmaksızın ince, ince; sinsi sinsi yağan yağmurun da etkisi olmalı.
GRAND PLACE

Grand Place'in önemli binalarından biri Hotel de Ville, belediye binasıymış. Gotik mimarinin önemli bir örneği olarak gösteriliyormuş. Üzerinde öyle çok heykel var ki, hiç üşenmeden ince, ince işlemişler sütunlara.Ortadaki kule binayı simetrik bölmüyormuş, bunun için mimar kuleden atlayıp intihar etmiş diye bir hikaye varmış..
HOTEL DE VİLLE

Grand Place'deki diğer önemli bina, üstünde dantel işlenmiş gibi olan Kral'ın evi. Burası müze olarak kullanılıyormuş..

KRAL'IN EVİ

Grand Place'in önemli özelliklerinden biri de Karl Marx'ın Komünist Manifesto'yu burada yazmış olması.Dostu Engels ile birlikte aşağıdaki fotoğraftaki evde buluşurlarmış..


komünist manifestonun taslağının yazıldığı ev
Kıştan mı, virüsten mi bilmem Grand Place'in pek tadı yoktu. Biz gittiğimizde İtalya'daki vaka sayısı ikiydi. İnsanlar(biz de) durumun ciddiyetinin farkında değildik.Meydandan sonra ünlü Manneken Piss (işeyen çocuk) heykelini görmek üzere yürümeye başladık. 

Bu heykelle ilgili pek çok hikaye varmış. Bizim rehber geçmişte büyük bir yangın çıktığını, bu yangını da işeyerek bir çocuğun söndürdüğüne inanıldığını anlattı. Bu heykel orijinal değilmiş, orijinal heykel Kral'ın Evi müzesindeymiş. Ayın belli günlerinde bu heykele çeşitli elbiseler giydirirlermiş. İşeyen Çocuk Brüksel'in simgesi olmuş. Magnetlerde, çikolatalarda o var..Manneken Piss'i gördüğümde boyutu beni hayal kırıklığına uğrattı, öyle küçüktü ki..




İşeyen Çocuk'u gördükten sonraki serbest zamanda Brüksel sokaklarında dolaştık, güzel dükkanlarının vitrinlerine baktık. Belçika çikolata, goblen ve dantelleriyle ünlüymüş.Vitrinleri şık dükkanlara bayıldım. Brüksel'i gezecek daha çok zamanım olmasını ve mevsimin yaz olmasını çok isterdim..




















Yorumlar

  1. Sayenizde tüm brükseli oradaymışcasına gezmiş olduk teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  2. Turla gidip gezmiştik oraları. Yeniden o günlere gittim. Virüsten tam zamanında kaçmışsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yabancı virüsü kapmadık; yerli ve milli virüsü kapmayız umarım :)

      Sil
  3. ne güzel binalar yaaa, öyle binalarda çalışıyo yaşıyolar yaa halaa, bin yıllık binalarda işyerleri restoranlar ne güzel yaaa :) çikolata yeter gitmek için desene. brüksel aklımda olsun giderims. brüksel lahanası yok muydu yemeklerde hihihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. binaları çok güzel. bir de dört dil birden konuşuluyor ve kıyamet kopmuyor, o da ilginç geldi bana. yemek yiyecek zamanımız olmadı, midyesi, waffle ı filan ünlüymüş.

      Sil

Yorum Gönder