TURLA GEZMEK

lüksemburg

TURLA GEZMEK
 Şubat'ın son haftasına yedi günlük promosyon tur bulduğumuz için çok mutluydum. Rotterdam- Brüksel-Brugge-Paris-Nancy-Köln-Lüksemburg- Amsterdam olmak üzere sekiz şehri, kişi başı 300 euroya gezebilecektik, üstelik ekstraları da azdı. Geçen sene İtalya'nın üç şehrini tursuz gezmiş, ulaşıma çokça para vermiştik. Hem yol bulma filan derdi yok dedim kendime,  daha az yorularak bir sürü şehir göreceğim.

Daha önce biri yurt içi , biri yurt dışı olmak üzere iki tura katılmış, iki rehberinde iyi niyetine rağmen hayal kırıklığına uğramıştım. Bu sefer neden öyle olmayacağını umduğumu bilmiyorum.

Tur programında uçağa biniş kapısında rehberle buluşulacağı yazıyordu, kendi çabamızla rehberi bulduk ama rehberimizin uykusu açılmamış olmalı ki indiğimizde hangi alanda buluşulacağına dair bilgi vermedi. Çok da takılmadık bu noktaya, yetişkin insanlardık sonuçta, yolumuzu bulurduk. Oysa rehberin bu bilgilendirmeyi yapmaması, yarım saatimize mal oldu, çünkü gruptan iki kişi rehberi farklı yerde beklemişti, ve rehberimiz bunu bizi otobüse yerleştirip saydıktan sonra fark etmiş, eksik iki kişiyi almak için tekrar hava alanına dönmüştü :)

Herkes tam olduktan sonra Amsterdam dan Rotterdam'a hareket edildi. Amsterdam Schipol Havaalanının içinde metro hattı var, merkeze bu hatla kolaylıkla gidebiliyorsunuz. Oysa rehberimiz metronun uzak olduğunu söyledi. Aynısını Paris'te google haritalarda her yer birbirine yakın görünür, aslında uzaktır diyerek de yaptı.Rotterdam'a indiğimizde bize meydanı göstermemek için ara sokaklardan dolandırıp, burada görülecek bir şey yok, ekstralara katılın mesajı vermesi de tuhaftı.  Bunun dışında ekstralara katılmayan misafirlere mesafeli davranması da rahatsız edici ancak atlatılabilecek şeylerdi.

Rehberin sorumsuz davranması, istediği tarafa yönlendirmeye çalışması dışında turla ilgili hayal kırıklığı yaşadığım nokta tura dahil şehirlerin birbirine uzak olması, bu nedenle yedi günlük seyahatimizin üç gününün otobüs içinde yolda geçmesiydi. Lüksemburg'a hava kararmaya yakın girdik, vadideki müthiş evleri otobüsten  gördük, sonra meydana rehber bizi meydana yürüttü, yemek yedik, bir saat geçti geçmedi, dönüş için otobüse bindik, karanlıkta vadi görünmüyordu. Turun yanlış programı yanında, bizim kış mevsiminde, hava erken kararırken tatil seçmemizin de etkisi vardı.

Brüj'ü de gezemedik mesela. Meydana kadar rehberle yürüdük, otobüse dönüş yolunda serbest zaman verdi bize. Bir saatimiz filan vardı Bu zamana yemek de sığdırmamız gerekiyordu. Bu nedenle aynı hat üzrinde iki kere yürüdük, ara sokaklara sapamadık, şehri doğru düzgün yaşayamadık.

Kendimiz gezerken otellerin merkezde olmasına özen gösterir, bu nedenle günün her saatinde sokaklara atabiliriz kendimizi. Çok yorulunca, otele döner, dinlenir, tekrar dolaşmaya başlarız. Turla gidince öyle olmuyor. Şehre uzak, güvensiz sayılabilecek, banliyölerden ayarlıyorlar otelleri. Paris'te Saint Dennis'teydi otelimiz, Lüksemburg'da şehrin oldukça dışında kamyoncu otelinde kaldık örneğin. Böyle olunca erken dönmek gerekiyor, kısıtlanıyorsunuz. Otellerin uzaklığının yanında şurada yarım saat, burada bir saat filan denmesi de tatil havasından uzaklaştırıyor insanı.

Özetle turla gezmeyi sevmiyorum. Son tecrübemden çıkardığım ders, mümkünse turla gitme, kışın tatile çıkma, tur alırsan az şehirli, birbirine yakın şehirler içeren tur seç.Son olarak tüm olumsuzluklara rağmen yeni yerler görmek güzel...