Ana içeriğe atla

kader

 

Bir gündür karanlık, nemli, soğuk yerdeydi. Her şey birden bire oluvermişti. Ne olduğunu anlayamamıştı bile. Arada bir kapı açılıyor,ışık yanıyor, bir takım sesler duyuyor, sonrasında karanlığa bürünüyordu ortalık. Açtı, susuzdu, üşüyordu. Daha ne kadar dayanabilirdi, hiç bir şey bilmiyordu.

Önce etrafındaki beyazlık hışırdadı,  yükselmeye başladığını fark etti, o soğuk yerden sonra sıcaklığı tekrar hissetti.

Kadın beyaz poşeti açtı, bir salkım üzüm aldı, tabağa koydu. Salkımdaki böceği fark etti.Üzümlerle birlikte bahçeden eve taşınmıştı. Üzümü yıkamadan fark ettiğine sevinse de yerinden yurdundan ettiği bu kaçıncı böcekti, düşündü, üzüldü, sonrasında böceği balkondaki saksıya düşürdü. Toprak belki onu hayatta tutardı. Sonra böceği çabucak unuttu; sulu, enfes tatlı üzümleri afiyetle yedi. 

Böceğin anası, babası, çoluğu çocuğu, sevgilisi var mıydı,arkasından ağlamışlar mıydı bilinmez. İlk paragraftaki gibi düşünebiliyor muydu böcek, o da bilinmez. Niye o böcekti, suçu yanlış yerde yanlış zamanda olmak mıydı o da bilinmez.Hayatın akışı içinde böceğin ölümü hangi eksik parçayı tamamlamıştı, neyin olmasına vesile olmuştu o da bilinmez. Doğal seleksiyon niye bu kadar acımasız, o da bilinmez. Böceğin kaderi deyip devam edelim..

                                 " ama nedendir bilinmez" dedi ulema
                                            yedi(nci)karanfil

                                         tanrı-da saklı kaldı..... "

Yorumlar

  1. Ne kadar basit gibi gorununen, hayatın icinde heran karşılaştığımız ve karşılaşmaya devam ettiğimiz sıradan bir şey, nasıl bu kadar derin bir mesaj veren yazıya dönüşebildi, cok mutlu oldum okurken. Ben de böyle başkalarının farketmedigi detaylarin üzerinde böyle böyle hayatı sorgularım bazen

    YanıtlaSil
  2. Hiç biri bilinmiyor. Fakat bu düşünmeye engel değil! Bir de böyle güzel şekilde öyküleştirmeye... :)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok düşünmek de iyi değil ama.guzel sözleriniz için çok teşekkürler..

      Sil
  3. yaa, çok güzeldi buu. çok sevdiimmm :')

    YanıtlaSil
  4. Hayata farklı bir bakış açısı.
    Güzeldi

    YanıtlaSil
  5. bilemiyoruum ay çok iğreniriim :)

    YanıtlaSil
  6. Tatlı bir böcekti ama. Kendi halinde. Ben de kurbağadan huylanırdım, geçti:)

    YanıtlaSil
  7. Ne güzel bir anlatım.
    Mecbur kalmadıkça ve ruh halim iyiyse böcek öldürmem. En iğrenç bulduğumuz canlının bile yaşamaya hakkı var. Öldürürsem de kısa süren bir vicdan azabından sonra geçiyor o his.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öldürmüyorum.uyurken sivrisinek ve pirelere karşı acımasız olabiliyorum ama:(

      Sil
  8. hayatta hep böyle empati yapa yapa bittim :) sebzeleri bahçeden topladığımızdan dolaba koymadan mutlaka kontrol ediyorum. varsa üstüne tutunduğu sebzenin kendisiyle tekrar bahçede gölgeye bırakıyorum. pazardan almışsam da yine o sebzeyle bahçeye bırakıyorum çünkü bazı böcekler o sebzeyi yuva yapmış ve yumurtlamış oluyor ayrılmalarına kıyamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "incelikler yüzünden" hayat zorlaşıyor. neyse ki sebzedeki böcek yumurtalarını filan tanımıyorum da yeni bir sorumluluk yüklemiyorum kendime. sizinki daha zormuş :)

      Sil
  9. apollo kehanet tapınak doğru tabisi de ama uzay mars kısmı doğru değil, ne bilsin o zaman apollo uzayı marsıı, orda şakacık yaptıım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben kehanetlerin gerçek olduğuna inanmak istiyorum, marsı yazmışlar deseydin inanırdım, bi de herkese yayardım. sonra bir bakmışsın karanfil elden ele :)

      Sil

Yorum Gönder