Ana içeriğe atla

KIRMIZI PAZARTESİ-GABRIEL GARCIA MARQUEZ


Kırmızı Pazartesi
, Gabriel Garcia Marquez'den okuduğum ikinci kitap.  Daha önce Benim Hüzünlü Orospularım'ı okumuş, pek beğenmemiştim. Şimdi düşününce kitapları değerlendirirken, kurgusuna, anlatım tarzına değil de konusuna bakıyorum sanki. Benim Hüzünlü Orospularım da da konuyu içime sindiremediğimden (yaşlı adamın kendinden küçük fahişelerle yatmasına gönlüm razı gelmediğinden) beğenmemiş olmalıyım. Neyse..

Kırmızı Pazartesi, Kolombiyalı yazarın çocukluğunda gerçekten yaşanan bir namus cinayetini anlatıyor. Kitabı okurken Kolombiya'ya göçmüş çok sayıda Arap olduğunu, bunlara Türkler dendiğini öğrendim. Çok beğendiğim Kolombiyalı şarkıcı Shakira'nın babası da bu Araplardan olmalı.  Bunun dışında, Orta  doğu 'dan farklı yerlerde namus cinayeti olmasına şaşırdım.

1982 Nobel Edebiyat Ödülü kazanan kitap bir çırpıda bitiyor. Bu kitabı tanımlamam gerekse tuhaf derdim, çünkü cinayeti anlatmasına rağmen sanki bunu mizahi bir dille yapmıştı. Ya da bana öyle geldi.

Konuya gelirsek, Bayardo San Roman'la Angela Vicario şaşalı bir düğünle evlenirler. Düğün gecesi gelinin bakire olmadığı anlaşılır ve kocası gelini, annesinin evine bırakır. Gelinin temiz bir dayak yemesi cezalandırılmasına yetmez. Kasap olan ikiz erkek kardeşi bunu yapanı bulup öldürmeye karar verir. Angela Vicario, bunu yapanın kitabın ana karakteri olan  Santiago Nasar olduğunu söyler.

Sözde Santiago Nasar'ı öldürmek isteyen ikiz kardeşler bunu sessizce yapmak yerine tüm kasabaya ilan ederler. Adeta birilerinin kendilerine engel olmasını istemektedirler. Kasabada hemen herkes Santiago Nasar'ın öldürüleceğini öğrenmesine rağmen bazıları ondan hoşlanmadıklarından, bazıları yapılacak küçük işlerini yaptıktan sonra haber veririm dediklerinden, bazıları inanmadıklarından, bazıları söyleyemediğinden Santiago Nasar'ı uyaramaz ve Santiago Nasar feci şekilde öldürülür. Nişanlısı bile uyarmaz. Ölme şekli de, sonrasında amatörlerce yapılan otopsisi de yürek dağlayan türden. Adamı parça pinçik ederler.

Olaylar şahit olanların gözünden anlatılmış. Herkes Santiago Nasar cinayetini önlememesi için bir bahane bulmuş. Cinayete neden olan Angela Vicario'nun ise doğru söyleyip söylemediği kanıtlanmamış.

Olaylar akıcı ve tuhaf bir biçimde anlatılmış. Bir cinayet romanı olmasına rağmen sanki bugünü anlatan tarafları da var. Bizim de göz göre göre, olacağını bile bile önlemediğimiz cinayetler var. Depreme dayanıksız binalara göz yummamız, kıt kaynaklarımızın haramilerce   tüketilmesine göz yummamız gibi. Sonuç olarak okunması gereken, bugünü de anlatan bir kitap. 



Yorumlar

  1. Toplumsal olaylara sessiz kalmayı böylesine ince işlemiş olduğu Kırmızı Pazartesi Gabriel Garcia Marquez'in okuduğum ilk kitabıydı. Bugünün kanayan yarası ne yazık ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çok başarılı. Yüzyıllık yalnızlığı okumak istiyorum bir de.

      Sil
  2. gerçekten de günümüzde de insan canının hiç önemi yok :(

    YanıtlaSil
  3. bu kitabı okumamıştım merak ettim doğrusu. Bu arada sayfamda çok güzel verim alacağın bir etkinlik var beklerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel kitap, tavsiye ederim:)etkinlik için uğrayacağım.

      Sil
  4. büyülü gerçeklik diyorlar bu tarza cidden de öyle

    YanıtlaSil
  5. Onun için bana mizahmis gibi geldi demek. Bir tuhaflık olduğunu anlamıştım:))bir şey daha öğrenmiş oldum: büyülü gerçeklik:)

    YanıtlaSil
  6. Bu yazarı severim ama bu kitabını okumamıştım, okuyacağım, teşekkürler 💜

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yüzyıllık yalnızlık'ı okumak istiyorum:)

      Sil
  7. Yanıtlar
    1. Deepsi izlemediğin film var mı senin yeryüzünde?:))

      Sil
  8. Marquez'in ünlü bir yazar olduğunu, yakın zamanda öldüğünü biliyordum ama tarzı ile ilgili bilgim yoktu. Siz "büyülü gerçeklik" filan deyince biraz arastirdim. Kitabı ben de çok severek okudum. Çok sevilen bir tarzı varmış, hatta Zülfü Livaneli nin okuma atölyesinde okunan kitaplardanmış, YouTube da livanelinin de yorumu var.dedigin gibi kurgusu sıradışı.bir de yazar çocukluğunda geçen bir cinayeti anlatıyor ya kitabı yayinlamak için şahit olanların ölmesini beklemiş, üzulmesinler diye:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder