Ana içeriğe atla

KORKU-STEFAN ZWEIG


Satranç'tan sonra Korku, Zweig'dan okuduğum ikiinci kitap. Arkadaşımın hediyesi bu kitap da Satranç gibi çabucak bitti.

Zweig bu kitapta "korku" duygusunu tartışıyor. Bunu da ana karakter Irene üzerinden yapıyor. Irene'nin kocası avukattır. İki tane çocuğu, evinde hizmetçi ve mürebbiyeleri ile birlikte rahat bir yaşam sürmektedir. Yalnız bu rutin hayat Irene'ye yetmez ve aşık olmasa da bir piyanistle kocasını aldatır. Piyanistin evinden çıktığı bir gün, bir kadın  piyanistin sevgilisi olduğunu söyleyerek yolunu keser. Irene çok korkar ve para vererek kadını savuşturur. Yalnız kadından kurtulamaz . Her seferinde daha fazla para isteyen Irene'nin evine kadar gelir. Artık günler Irene için kabus gibi geçmektedir.Her gün gerginlik içinde, hükmünü bekleyen bir mahkum gibidir. 

Bu arada  kocası Irene'ye çocuklarını cezalandırdıkları bir olayda   ile şöyle bir örnek verir:

".........çünkü bu zor gelse de, cezalandırıldığı andan itibaren içi rahatlamıştır. Asıl dün mutsuzdu, zavallı atı kırıp ocağa attıktan sonra evdeki herkes onu ararken, her an, her dakika bulunacağı korkusuyla yaşıyordu.Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman, belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimim ürkünçlüğü kadar kötü değildir. Kızımız da cezası kesinleşir kesinleşmez hafifledi.............İçte tutulan göz yaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır...."

Kocası Irene'yi bir şeyler sezer gibi teşvik etse de Irene ona uymaz, itiraf edemez, çareyi ölümde bulur. Peki ölecek midir? :))

Suçu itiraf edip rahatlama konusunda Irene'nin kocası gibi düşünmüyorum. Çocukken bir şeyler kırdığımda, ya da yapmamam gereken bir şey yaptığımda o gerilimi yaşamamak için gidip hemen itiraf ederdim. İş hayatına atıldıktan sonra da bu alışkanlığım devam etti, hatalarımı hemen itiraf ettim. Fakat bu pek işe yarayan, hayatı kolaylaştıran bir durum değil. Daha çok "yatakta yakalansan bile inkar edeceksin" kuralı işliyor. Burada Irene itiraf etseydi, kocası affederdi, ama herkes Irene'nin kocası gibi olmaz affetmeyebilir. Belki korku duygusundan kurtulur, ama bir ton başka sorunla karşı karşıya kalır. Ben itiraf etmemek taraftarıyım.

Kitabı beğendim, İlknur İgan'ın çevirisi çok akıcı. Tavsiye derim.



Yorumlar

  1. oluy okuruum, zweig okuyom sırayla bütün kitaplarısını :)

    YanıtlaSil
  2. Zweig'in kitaplarını okumayı çok severim bu kitabını da daha önceden okumuştum. Ele aldığı duyguyu öylesine derinlemesine işliyor ki hayranlıkla tam olarak böyle anlatılırdı diye geçiriyorum içimden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de kendisi güçlü bir korku yaşamış olmalı diye düşündüm:)

      Sil
  3. Merhabalar,

    ‘’Korku’’ kitabı ile ilgili yorumlarınız için teşekkürler. Ben de bu kitabı, geçtiğimiz haftalarda okuyup bitirmiştim. Hayatımda daha önce, hiç bu kadar, her sayfasında korku teması işlenen bir kitap daha okumamıştım. Kitapta, kadın-erkek ilişkilerinin iç yüzünün de okuyucuya yansıtılmasından etkilenmiştim. İzninizle, ben de ‘’Korku’’ kitabıyla ilgili yorumlarımı paylaştığım yazımı sizinle paylaşmak isterim: https://www.ebrubektasoglu.com/yazi/kitap-inceleme-stefan-zweig-korku/

    Keyifli okumalar dilerim, bloğuma sizi de beklerim. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder